Ne güzel atasözüdür değil mi?

Seni duymayana ne kadar özlü sözlü, süslü laflar edersen et, duymayacaktır.

İşin fiziksel boyutundan bakmıyorum, işin sosyo-psikolojik boyutu önemli.

Köre yüzünü süsleme

Sağıra da sözünü sösleme;

Evet burada da fiziksel, fizyolojik boyutunun ötesinde, bilişsel-psikolojik boyutu oldukça önemli.

*Sesini duymak istemeyen; Siyasetçiye, “İşsizim, sorunlarım var” desen seni anlayacak mı?

*Gidip derdini anlatacak bir bürokrat bulamazsın, bulsan bile seni duyacak mı?

*Senin bağlı olduğun STK, Meslek Odaları duymak istemiyorsa, sana randevu bile vermeyecek. Hadi verdi diyelim, sorununu duymayacak bile.

*Göstermelik, yılda 1-2, olmadı, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda toplantılar. Adı iş yaptım olacak.

*Şurda yanlış giden bir şeyler var dediğinde ya duymayan-görmeyen olacaklar, ya da üç maymunu oynayacaklardır.

***      ***      ***

Siyasi partilerde durum farklı mı? Elbette hayır.

Siyasi partilerin teşkilatlarına seçilen, görevlendirilen adamlar.

Görmeyen-duymayan adamlardan olmamalı.

Toplumun sorunlarına duyarlı, derdi olanın derdiyle dertlenen, sorunlara çözüm üretebilen, iletişim becerisine sahip, ortak akıla önem veren teşkilat mensupları olmalı.

Yoksa, seçmen derdini anlattığında duymayacak, sorunları görmeyecek kadar duyarsız siyasetçi ile yola çıkmayacaktır.

Son araştırmalar anne babaların çocuklarına günde en çok 2 saat ayırabildiklerini gösteriyor. Anne-babayla geçirilecek zamanın çocuğun gelişimine pozitif katkılarının olabileceği düşünülemiyor.

Nasıl ki birçok TV kanallarında şahit olunan duyarsız anne babaların çocukları çok küçük olmalarına rağmen aileleri ile yollarını ayırıyorlarsa, eşler yollarını ayırıyorlarsa; Meslek örgütlerine seçilenler, STK’lar, siyasi partiler de uzun ömürlü yol arkadaşları arıyorlarsa eğer, gelen eleştirileri, iletilen soruları duymak zorundalar.

3 maymunu oynamak, iletişimi başlamadan bitirmek demektir.