31 Mart Müneccimi Şükrü Karaca

31 Mart Müneccimi Şükrü Karaca
Şükrü Karaca 1970’ler,n sonunda, şairliği ile bilinirdi. Daha sonra Dünyayı Dolduran Kirazromanı ile tanındı. Şiirlerini “ÂnestüNârâ” adıyla neşretttiğinde, Diyanet vakfı’nınna’t yarışmasını kazanmış bir şairdi.Hukuk...

Şükrü Karaca 1970’ler,n sonunda, şairliği ile bilinirdi. Daha sonra Dünyayı Dolduran Kirazromanı ile tanındı. Şiirlerini “ÂnestüNârâ” adıyla neşretttiğinde, Diyanet vakfı’nınna’t yarışmasını kazanmış bir şairdi.

Hukuk Fakültesini bitirip avukatlık yapmaya başlamıştı ama bir yandan da edebî-fikrî muhitlerle düşüp kalkıyordu.

Onu 1995’lerde Tansu Çiller’in danışmanı olduğunu duyduk.  Çiller’in 1996’da, “Bu ülke uğruna, devlet uğruna kurşunu atan da yiyen de her zaman bizim için saygıyla anılır; onlar şereflidirler.” cümlesinin arkasında Şükrü Karaca’nın olduğu söylenir ama adı o günlerde hiç gündeme gelmemiştir.

İDEOLOGLUKTAN STRATEJİSTLİĞE

Şükrü Karaca’nın adı 1999 seçimlerinde DYP’den Ankara milletvekili adaylığında geçer ama seçilemez ve adını Türkiye 12 Aralık 2013 gününe kadar duymaz.

Şükrü Karaca’nın adı 12 Aralık 2013 günü paylaştığı bir twitter mesajı ile gündeme geldi. Haberlerde “Kılıçdaroğlu’nun danışmanı” sıfatı ile anılan Şükrü Karaca, mesajında  “Değerli dostum güzel halk adamı Mansur Yavaş Ankara'ya hayırlı olsun” diyordu.

CHP içinde kıyamet koptu ve Şükrü Karaca danışmanlıktan istifa etti. (Şükrü Karaca, bu olaydan 25 gün sonra, 5 Ocak 2014 günü vefat etti.)

Rahmetli Şükrü, twitter paylaşımı ile geleceği okuduğunu göstermişti ama hemen o günler 17/25 yargı darbe teşebbüsü günleri olduğu için, Şükrü Karaca’nın geleceği okuması, pek dikkat çekmedi. Oysa bu esaslı bir okuma idi.

Şükrü Karaca o günleri, ideolojik olarak değil, stratejik olarak okumuştu.

NEFRETTE BİRLEŞMEK

Ak Parti’nin yükselişinin Ankara ve İstanbul belediye başkanlıklarını kazanması ile başladığını gören Şükrü Karaca, 1994, 1999 ve 2004 seçimlerinde karşılarındaki partilerin böldüğü oylarla, neredeyse burun farkıyla kazanılan seçimlerin, bu defa bölünmenin yerine “birlikte hareket etme” stratejisinin tutma ihtimalinin yüksek olduğunu fark etti. “Birlikte hareket etme”nin hazır bir sosyal ve siyasal zemini olduğunu da gördü: Tayyip bey ve Ak Parti muhalifliği.

Ak Parti ve Tayyip bey muhalifliği, sadece CHP tabanında değil, MHP tabanında da etkiliydi. Hatta bazı partizan CHP ve MHP’lilerde bu muhaliflik “nefret” derecesinde idi. Ş. Karaca, ilke ve ideolojilerin bir kenara bırakılıp iki partinin tabanının “nefret” zemininde birleşebileceğini fark etti. Şayet bu “ilkesiz nefret” sosyal tabanı, Ankara’da bir araya getirilebilirse belediye başkanlığı kazanılabilirdi.

Ş. Karaca’nın dediği oldu ve Mansur Yavaş, 2014’te Ankara’da Büyükşehir Başkan adayı oldu ve otuz bin oy ile kaybetti.

Ş. Karaca’nın stratejisi ve “zamanın ruhunu okuma”sı tutmuştu.

31 Mart 2019 seçimleri için MHP’den kopan İYİ Parti ve Saadet Partisi ile açık, PKK’nın siyasal uzantısı HDP ile gizli ittifak yapılarak Ankara’da tekrar Mansur Yavaş, İstanbul’da ise MHP-ANAP kökenli bir sülaleden gelenEkrem İmamoğlu aday olarak gösterildi.

VE STRATEJİ TUTTU

Bu defa Ankara’da Mansur Yavaş % 5’lik bir oy farkıyla kazandı; İstanbul’daki fark 13 binlik bir farkla Ekrem İmamoğlu lehine sonuçlandı.

2013 sonlarında ortaya çıkan bu “geleceği okuma”, rahmetli Şükrü Karaca’nın şahsî öngörüsünün bir sonucudur. Benim merak ettiğim husus, rahmetli Şükrü’nin tek başına yaptığı bu öngörüyü, devletin bütün kurumlarına hâkim olan Ak Parti’nin niye yapamadığı ve ona göre bir tedbir alamadığıdır.

İktidar rehaveti, zamanın ruhunu okumaktan alıkoymamalıdır ve dahası Ak Parti, zamanın ruhunu okuyacak damarlarını devamlı açık tutmalı, her hangi bir menfaat peşinde koşmayan hasbî aydınlardan sık sık görüş almalıdır.

Muhalefet 31 Mart seçimlerinden sonra “korku eşiğini aştığı”  ve Ak Parti tabanında muhtemel bir çözülme beklentisi ortaya çıktığı için, bu dört buçuk sene çok iyi değerlendirilmelidir.Yoksa, daha önce de dediğim gibi, 2013 biraz karanlık görünüyor.

Son söz: Demek ki zamanın ruhunu okumaktan uzak kalarak “iktidar olma dili”ni geliştiremeyip bıktırırcasına “propaganda dili”ni tekrarlayan yazar-konuşur takımının “ekran aldığı” bu kadar televizyon ve gazeteye rağmen sonuç alınamıyormuş.

Enpolitik.com

Bu haber toplam 753 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.