Bir gazeteci denize girmek istediğinde…
Gazetecilik bazen suya sabuna dokunmaktır…
Ama Bodrum’da, özellikle Kumbahçe’de, bir gazeteci suya dokunmak istese… önce çakıla takılır, sonra masaya çarpar, en son sandalyeye ayağını vurur.
Denize varmadan üç engeli aşarsa, bir de garson bakışı eşliğinde “müşteri misiniz?” sorgusuyla karşılaşır.
Kusura bakmayın ama biz ne masa düşmanıyız ne de sandalye karşıtıyız. Biz sadece vatandaşın denize, hem de alnı ak, ayağı çıplak ulaşmasını savunuyoruz.
Bu yazım biraz sert gelebilir ama kimseye karşı değilim.
Ancak olması gerekeni yazmak, vatandaşın sesini dile getirmek…
E, bu da mesleğin doğasında var: bazen hedef olursun, ama hedefin hep doğru olur.
Kumbahçe Dedik, Çakılbahçe Oldu
Bir kere adı üzerinde: Kumbahçe!
Ama nedense bu güzelim sahil, işletmeler masa sandalye atsın diye çakıl taşlarıyla döşendi.
Sonuç? Adına bakınca bir plaj hayal edilen Kumbahçe, çakıllarla dolu bir “Çakılbahçe”ye dönüştü.
Bu mudur Bodrum’a yakışan?
Oysa bu bölge, dere kumu ile kaplanarak gerçekten bir plaj atmosferine kavuşturulmalı.
Vatandaşın ayağı yanmadan yürüyeceği, şemsiyesini açıp kitabını okuyacağı, çocuğuyla kumda oynayacağı bir ortam yaratılmalı.
Vatandaş Denize mi Girsin, Salon Dekoruna mı Hayran Kalsın?
Bugün Kumbahçe’de vatandaşa tanınan “Anayasal hakkı” masa aralarında aramak gerekiyor.
Deniz üç metre ötenizde ama arada bir restoran, birkaç masa ve iki menü kartı var.
Adeta bir “salon denizi” kurulmuş. Abajurlar eksik.
İşletmelere sorarsanız: “Biz de geçim derdindeyiz.”
Eyvallah. Ama geçim derdi vatandaşı dışlamanın gerekçesi olmamalı.
İşletmeler kendi sınırlarında hizmet versin. Gündüz sahil vatandaşın, akşam işletmenin olsun. Herkes rahat etsin.
Burası Rant Bahçesi Değil, Kumbahçe’dir
Bizim derdimiz ne masa, ne sandalye.
Bizim derdimiz huzur, kamusal alan, anayasal hak.
Rant değil, vatandaş mutlu olsun istiyoruz.
Çünkü Bodrum ancak halkıyla güzeldir.
Kumbahçe, halkın nefes aldığı yer olmalı.
Bugünkü haliyle ise adeta nefes daralması yaşatıyor.
Sözün özü: Sahili değil, zihniyeti değiştirelim
Yıllardır bu yanlış uygulamalarla Kumbahçeliler kendi sahilinde misafir gibi yaşadı.
Artık bu ayıba bir son verilmeli.
Dere kumu gelsin, çakıl gitsin.
Vatandaş sabahları özgürce denize girsin, işletmeler de akşamları makul sınırlar içinde hizmet versin.
Ne masa eksilsin, ne de huzur.
Ama şunu unutmayalım:
Deniz kamu malıdır, kamunun da adı vatandaştır.