Dünya Savaşına Gitmiyoruz, Seçime Gidiyoruz

31 Mart yerel seçimleri için son haftanın, son virajına girildi. Seçim meydanları hareketli ve sıcak. Kazanlar devamlı kaynıyor. Kazanın kaynaması içinde, kazanın altındaki ateşi birilerinin körüklemesi gerek. Kulisler ve sosyal medya sokaktan daha da hareketli. Adayların seçmenleriyle iletişim kurmalarının başlıca yollarından biride sosyal medya ağları oldu. Adaylar çalışmalarını, projelerini, ziyaretlerini hatta gündeme dair mesajlarını bile artık sosyal medyadan seçmenlerle paylaşıyor. Hatta canlı yayınlıyorlar. Seçmenlerde bu konuda boş değil. Yüreklerinde yatan adayın kazanması için sosyal medya hesaplarında çalışmalarını sürdürüyorlar. Bazen adaylardan daha çok propaganda yapıyorlar. Aslında bu normal bir durum. İşin içine çirkinlik, çirkeflik ve sahtekârlık katan ise fake (Sahte) hesaplar. İnsanlar hür iradeleriyle kullanacakları oyları için gizli kimlikleriyle seçim propagandası yapıyorlar. Bir aday mitinginden, ziyaretinde ya da projesinden meydana gelen bir kare fotoğrafı, bir dakikalık videosunu ya da 2 kelimelik yazısını sosyal medya hesabından paylaşıyor. Sonrasında mı? Sonrasında dünya savaşı başlıyor. Klavyenin karşı cephelerinde yer alan bazı seçmen kitleleri topla tüfekle birbirlerine saldırmaya başlıyorlar. Allah'a şükür ölü, yaralı insan olmuyor. Ama ölen ve yaralanan kalpler, karakterler, vicdanlar ve insanlık oluyor. Bir adayın bir sözü vardı; “Dünya savaşına gitmiyoruz, seçime gidiyoruz.”

Peki sosyal medya seçim sürecini etkiler mi? Evet, etkiler hatta etkiliyor. Yeni teknolojilerin imkânları ölçüsünde ortaya çıkan internet ve modern tekniğin yeni çocuğu olan sosyal medya platformları toplumsal ve politik tartışmaların farklı bir boyut kazanmasına yol açtı. İnternet teknolojisinin yarattığı dönüşüme paralel olarak değişen siyaset alanında da sosyal medya kullanımı zaman içerisinde mecburi bir hal aldı.

Sosyal medyayla birlikte konvansiyonel siyaset yapma tarzlarında yaşanan değişiklik yeni siyasal iletişim modellerini ortaya çıkartmış ve politik aktörler bu alanda da kendilerini göstermiştir. Siyasi parti ve yöneticilerinin daha geniş kitlelere ulaşmak amacıyla kullandıkları sosyal medya araçları süreç içerisinde siyasetin vazgeçilmez araçları oldu. Söz konusu olayın basit bir veri kullanımı olmadığını ve seçmen davranışlarının belirlenmesinde oldukça etkisi bulunduğunu yaşayarak görüyoruz. Sosyal medya ağlarının reel siyasette ne kadar etkili olduğunu toplum olarak kabul etmekle birlikte, kısa süreliğine de olsa gündem oluşturulduğu ve bazı tartışmaların seyrine etki edilebildiğini de kabul etmeye başladık. Bu nedenle internetin sunduğu imkânlar hem legal hem de illegal yönleriyle kullanılmakta. Özellikle seçim dönemlerinde bu stratejiler izlenilerek istenilen yönde sonuç alınmaya çalışılmaktadır. Bunların yanı sıra sosyal medya araçları seçim dönemlerinde manipülatif bir araç olarak konumlandırılmakta ve siyaset alanını tehdit edici bir aktör olarak maalesef karşımıza çıkmaktadır.

Velhasıl seçim biter. Ama arkadaşlıklar, komşuluklar, ahbaplıklar, dostluklar yine devam eder. Kol kırılır yen içinde kalır.