Göç ve Yaşlılık

Göç ve Yaşlılık
Dünyada -küreselleşmenin doğrudan ya da dolaylı etkileri, bölgesel çatışmalar, yoksulluk, teknoloji ve buna bağlı olarak ulaşım ve iletişim olanaklarının gelişmesinden dolayı- göç edenlerin sayısı da giderek artmaktadır....

Dünyada -küreselleşmenin doğrudan ya da dolaylı etkileri, bölgesel çatışmalar, yoksulluk, teknoloji ve buna bağlı olarak ulaşım ve iletişim olanaklarının gelişmesinden dolayı- göç edenlerin sayısı da giderek artmaktadır. Günümüzde dünyadaki göç hareketlerinin yönü doğudan batıya ve kuzeyden güneye doğru olmaktadır. Türkiye’de iç göçlerin yönü incelendiğinde ise yoğunlukla kırdan kente, kentten kente ya da az gelişmiş bölgelerden gelişmiş bölgelere doğru olduğu görülmektedir. İç göçler daha çok Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinden, özellikle sanayileşmiş İstanbul, İzmir, Bursa, İzmit, Konya, Gaziantep, Adana gibi merkezlere olmaktadır. Ayrıca göç eden nüfus genelde erkek ve genç nüfustur.  Dışarıdan göç alan yerlerde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa vb.) erkek nüfus artarken, dışarıya göç veren yerlerde (Çorum, Kastamonu, Sinop) ise kadın ve yaşlı  nüfusun arttığı görülmektedir. Özellikle metropollere yönelen ve aşırı ölçüde nüfus birikimine yol açan göçün; bu merkezlerde işsizlik, yerleşim, konut, çevre, altyapı, ulaşım, eğitim ve asayiş sorunları ile birlikte önemli sağlık sorunlarına da yol açtığı yadsınamaz bir gerçektir. Kısacası göç veren ülkede veya kırsal alanlarda nüfus azalır. Genelde genç erkek nüfus göç ettiği için göç veren alanlarda erkek nüfusu azalır, kadın nüfusu fazla olur. Sonuç olarak  göç veren yerlerde nüfus yaşlılardan oluşur ve iş yapabilecek insan azalır.

Yakın zamanda gerçekleştirilen “Türkiye’de Yaşlı Nüfusun Dağılımı” araştırmasında Kalınkara; Çanakkale ve Balıkesir’i emekli, doğu illerini de göç veren iller olarak niteledi. Kalınkara “3.2 milyon yaşlının kırsal alanda, 2.5 milyon yaşlının ise kentlerde yaşadığını ve hızlı göç nedeniyle de  kırsal kesimin hızla yaşlandığını ifade etmektedir.

Göçün nedeni ne olursa olsun yer değiştirmeler; aileler, özellikle küçük çocuklar ve yaşlı kimseler için çoklukla baskı nedeni olmakta, çoğu zaman yeni bir çevreye uymakta ve yeni dostlar edinmekte zorluk çekmektedirler. Bu süreç içinde artan gecekondulaşma, kentsel hizmetlerin aksaması, işsizlik, göç edenlerin topluma uyumsuzluğu, şehir kültürüne yabancılık ve kültürler arası çatışma gibi sorunlar yaşanmaktadır. Göç alan bölgelerde yeterli sağlık kuruluşu ve sağlık insan gücünün olmaması, göç edenlerin gelir düzeyinin düşük olması, ekonomik yönden sürekli sıkıntı içinde olmaları, yetersiz beslenmeleri, dil engeli ile karşılaşmaları, sağlık sigortasına sahip olmamaları, geleneksel yaşam kalıplarına sahip olmaları, sosyal ve psikolojik stres gibi faktörler göç edenlerin sağlık koşullarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından “Van ve Çevre İllerdeki Kırsal Yörelerden Van’a Göç Etmiş Ailelerin Sosyal, Ekonomik, Kültürel ve Demografik Özellikleri İle Bu Ailelerin Köye Dönüşe İlişkin Özlem, Beklenti ve Tutumları Üzerine Bir Çözümleme” başlığı altında yapılan bir çalışmada; göç ile birlikte yaşamları kesintiye uğrayan ve tüm geçmişlerini köyde bırakan orta yaşlı ve yaşlı kadın ve erkeklerin çoğunluğunun, geldikleri yeni kent ortamında kendilerine ait önemli bir şeyleri olmadığı için, bundan sonraki yaşamlarını göç ettikleri köyde geçirmek istedikleri saptanmıştır. İstanbul’un varoşları dediğimiz yerler kocaman köyler olup insanıyla, giyim kuşamıyla, eviyle, yaşamıyla geldiği yerin aynısının sergilendiği mahalleler olarak diğer çarpıcı bir örnektir.

Göç ve yer değiştirme; özellikle ilk bakışta akla gelmeyen 65 yaş üstü nüfusu en derinden etkiliyor. İnsanların psikososyal sağlıklarında yaşadıkları yerle kurdukları bağ ve ilişki çok önemli bir rol oynar. Her insanın kimlik duygusunda “doğup büyüdüğü topraklar” kavramı vardır. Bu nedenle herhangi bir nedenle yaşadığı yerden kendi isteğiyle ve daha iyi koşullar için ayrılan insanlarda bile bir dizi psikososyal sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlar yerleşilen yeni yerlere yönelik uyum sürecini olumsuz şekilde etkileyebilir ve uyumun gecikmesine neden olabilir. Yaşlılığa yönelik kalkınma stratejisinin önemli  hedeflerinden birisi de; yaşlıların kırsal kesimde toplum tarafından dışlanmasının önlenmesi ve yaşlı göçmenlerin yeni toplumlara katılımının  sağlanmasıdır. İlgili ve yetkililerin kalkınma planlarında göç mağduru yaşlıları unutmamaları dileği ile…

Bu haber toplam 802 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.