Sezon biter bitmez

Sezon biter bitmez
Bodrum geçen yıla göre daha yoğun bir sezon yaşıyor. Gerçi Ramazan, seçim, öğrencilerin giriş sınavları filan derken, sezonun yarısında hareketlendi ortalık. Oteller, apartlar, pansiyonlar, lokantalar, eğlence yerleri dolu....

Bodrum geçen yıla göre daha yoğun bir sezon yaşıyor. Gerçi Ramazan, seçim, öğrencilerin giriş sınavları filan derken, sezonun yarısında hareketlendi ortalık. Oteller, apartlar, pansiyonlar, lokantalar, eğlence yerleri dolu. Şehir yükünü iyice aldı anlayacağınız.

Buraya kadar her şey güzel. Ama bir de madalyonun ters yüzüne bakalım bir. Trafik bir felaket, çöplere yetişilmiyor. Milyonluk villaların sokaklarındaki çöp bidonları dolu, köpek ve kediler poşetleri dağıtmışlar, çöpler çevreye savrulmuş. Bu görüntülere yarımadanın çok yerinde rastlanıyor. Taksi ve minibüslerden şikayetler iyice arttı. Hele minibüsler tarifelere uymuyor, bazıları klimalarını çalıştırmıyor, ayakta müşteri taşıyorlar. Bunlara bir dur diyen yok.

Fiyatlar ne tutturursan sistemine dönüşmüş vaziyette. Pazarlarda bile neredeyse manav fiyatına satılıyor sebze ve meyveler. Esnaf elbette para kazanacak, ama bunun bir ölçüsü, kontrolü olmalı. Kör tuttuğunu sevince, şikayetler ve genel memnuniyetsizlik ayyuka çıkıyor. Bunun tüm suçunu yönetimde aramak, yönetime yüklemek pek doğru değil. Çünkü o güzelim Bodrum fotoğrafının kararmasında herkesin suçu var. İki ay iş yapabilen esnafın da, turisti kazıklamayı marifet sayanın da, şehri kirletenlerin de, kurallara uymamayı adet haline getirenlerinden de, herkesin ve hepimizin günahı var işte…

Eskiden yaz aylarında inşaatlar durdurulur, milletin rahat ve huzur içinde tatil yapması sağlanırdı. Son yıllarda buna pek dikkat edilmemeye başlandı. Bu yıl ise, neredeyse serbest bırakıldı inşaatlar. Şöyle bir yarımadayı turlayın, gözlerinize inanamayacaksınız ve şantiye bolluğuna ve gürültü, kargaşa ortamına şaşıp kalacaksınız. Bir yanda lüks bir otelde tatil yapmaya çalışan turistler, hemen yanında beton döken mikserler, iş makineleri ve takır takır çalışan hilti gürültüleri…

Şu son üç-beş yılda çok yazık oldu Bodrum’a. O güzel tatil beldesi gitti, yerine gürültü patırtısıyla koskoca bir şehir geldi. Bir şehir elbette ki büyüyecek, büyümeli ama bir plan dahilinde olması gerekmez mi? Dağı taşı inşaatlarla doldurursan, nüfusu ikiye katlanmasına rağmen altyapıyı düşünmezsen, suyu ve enerjiyi hesaba katmazsan, yakın bir gelecekte meydana gelecek faciaları birlikte seyretmeye mecbur kalırız. Gerçi sorun sadece Bodrum’un değil, tüm tatil beldelerinde de aynı rezaletler yaşanıyor. Eğer süratle ve acilen önlem alınmazsa, bu bölgelere iyice yönelen göç felaketine engel olunamazsa, turizmden para kazandığımız tüm bölgelerin geleceği tehlikeye düşer.

Bodrum’a açılan yeni kolejlerle, yeni alışveriş merkezleriyle, kentin görünümünü değiştiren yeni inşaatlarla öğünmek yerine, akılcı bir gelişimin modelini yaratmalıyız. Bunu yaratırken de, Bodrum’un kimliğine ve geleceğine saygı göstermeliyiz. Şiddetle esen rant fırtınası, çok yakında kasırgaya dönüşebilir ve kentin değerlerini, güzelliğini ve özelliklerini bir çırpıda perişan edebilir. Bu sorumsuz gidişe mutlaka dur denilmelidir. Geçmişin turizm şehri ve antik kenti, artık emekliler şehrine dönüşmeye başladı. Kimse fark edemiyor mu bu değişikliği? Oteller yıkılıp rezidanslara dönüşüyor, yarın işler düzelir de otellere ihtiyacımız artarsa ne olacak? O zaman da rezidansları mı otele çevireceğiz?

Toprağın üstünü binalarla doldurup, altını ve altyapıyı düşünmeyen bir zihniyet, Bodrum’a çok büyük zararlar verecektir. Tüm uyarılarımıza rağmen, bunlara kulak asan yok. Herkes kesesini biraz daha doldurmaya çalışıyor. Hele bu imar affı işi çıktı ya, niyeti olmayanlar bile  bu furyadan yararlanmak için kazmaya küreğe sarıldılar. Yol yok, su ve kanalizasyon ile belediye hizmetleri yetersiz, araçları park edecek yer bile bulunamıyor. Ne olacak bu durumda?

Onu bunu suçlamayı, suçlu avına çıkmayı bir yana bırakıp, mutlaka ortak akılda buluşmalıyız. Görülüyor ki, Bodrum’un sorunlarını çözmeye yerel kafalar yetmiyor, yerel imkanlar elvermiyor. O zaman sezon biter bitmez, partili-partisiz farkı gözetmeksizin el ele verip, herkesin taşın altına elini koyması ve imkanları, projeleri, vizyonları birleştirmesi lazım. Şahsi menfaatleri değil, kentin çıkarlarını ön plana almanın zamanı gelmiştir. Daha fazla hatalar yapmadan, Bodrum’a daha fazla zarar vermeden elbirliği yapılmalı, ülkenin uzmanlarından, uluslararası tecrübelerden destek alınmalıdır.

Geçici önlemler almak yerine kalıcı ve akılcı planlar yapmalıyız. Bunun için de duygularımızla değil, dostluk ve arkadaşlık ilişkilerimizle değil, akıl-mantık-bilgi üçgeninden çıkmayarak hareket etmeli, bu güzel şehrimizin geleceğini teminat altına almalıyız. Elimizde ciddi bir plan ve programımız olursa, hükümetin desteğini daha kolay sağlarız. Yeter ki, ne istediğimizi ve isteyeceğimizi bilelim.

Bu haber toplam 679 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.