Umut Gelecekte Oyalanmayı Sever

Umut Gelecekte Oyalanmayı Sever
Nostalji geçmişte oyalanırken, umut gelecekte oyalanır. Anadolu kültüründe insanımız anını yaşamayı, mutluluğunu hep erteler. “Şu okulu bitireyim sonra.., işe gireyim sonra.., askere gideyim sonra.., evleneyim sonra.., çocuklar...

Nostalji geçmişte oyalanırken, umut gelecekte oyalanır. Anadolu kültüründe insanımız anını yaşamayı, mutluluğunu hep erteler. “Şu okulu bitireyim sonra.., işe gireyim sonra.., askere gideyim sonra.., evleneyim sonra.., çocuklar büyüsün sonra.., emekli olayım sonra..,” gibi. Ertelenen anlar, biten gelecek ve kalan dar zaman…  Müflis tüccarın eski defterlerini karıştırması gibi insanımız geçmişine dönüp oralarda oyalanmaya ve ayak sürümeye başlar. Sanki zamanı durdurup ömrü uzatarak geleceğini yaratacakmış gibi…

Geleceğimiz olan çocuklarımızın biz büyüklerin hazırladığı ya da planladığı geleceğe doğru sağa sola sapmadan(!) yürümelerini isteriz. Oysaki gelişmeler hızla eskimekte ve gelecek hızlıca ve hoyratça tüketilmekte iken bizim ufkumuzla hazırlanan gelecek, onların olası geleceği değildir ve dayattığımız bu gelecek planı onlar için demodedir.

Gelecek, insan-doğa ve insan-insana etkileşim ile şekillenir. Uzmanlar küresel iklimi etkileyen karbondioksit ve diğer sera gaz miktarındaki artışların dünyanın ortalama sıcaklığını 2030 yılına kadar 3°C yükselteceğini söylüyorlar. 2050 yılına kadar da radyasyonun yüzde 20-25 oranında artması beklenmektedir. Günümüzde küresel anlamda her 10 kişiden dördü su kıtlığı çekmekte ve sağlıksız beslenmektedir. Başka bir deyişle; geleceğimizde enfeksiyonlar,  kalp-damar-solunum yolu hastalıkları ve kanser görülme oranlarında artış olacaktır.

Adaletsizlik, özgürlüğün kısıtlanması ve iletişimsizlikten beslenen şiddet ve terör, tüm dünyayı bulaşıcı bir hastalık gibi sarıyor ve insani değerlerimizi parçalıyor. İnsanlarımız giderek gerçek, doğal ve pozitif yaşamdan sanal ve negatif yaşama kayıyorlar.

Geleceğe güvenle bakamayan çiftler, zorlu yaşam koşulları içinde çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Geleceğe umutsuz bakan, anını yaşamakta rahat bırakılmayan, yaşamı ile ilgili düşünceleri önemsenmeyen gençler; gelecekte oyalanmayı sevmiyorlar. Dolayısıyla isteksiz, ilgisiz ve gelecek tembeli oluyorlar. Sanal yaşam sularına yelken açan bu gençler, kurguladıkları dünyayı bir dokunuşla “mış gibi” yaşıyorlar.

Geleceğimizi hastalıklı ve güvensiz hâle getiren ve de hoyratça bitiren biz büyükler, geçmişle demlenirken umut gelecekte oyalanamayacaktır.

Bu haber toplam 652 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.