Osmanlı hayranları bir şeyi çok seviyor: saraylar, kaftanlar, tahtlar, padişahların ihtişamı… Ama kimse “Osmanlı halkı nasıl yaşıyordu?” diye sormuyor. Çünkü sorarsa, romantizm bozulacak. Gerçek şu ki, Osmanlı’da halkın büyük kısmı köylüydü; ürettiklerinin yarısı vergiye gidiyordu. Et, süt, şeker, kahve… bunlar zenginlerin sofrasına aitti. Çoğu insan ekmek, bulgur, soğanla yaşıyordu. Bir hastalık mı geldi? Ne hastane var, ne doktor. Okula mı gitmek istiyorsun? Şansına küs: okuma yazma bile bir ayrıcalıktı. Bugün alay ettiğiniz Cumhuriyet, o okuma yazmayı köylü çocuklarına kadar ulaştırdı.

Padişahın Kulu musun, Cumhuriyet’in Yurttaşı mı?

Osmanlı’da padişahın iradesi mutlak. “Kulluk” kavramı boşuna değil: padişahın kulusun. Ne malın tam anlamıyla senin, ne bedenin. “Benim haklarım var” deme şansın yok. Cumhuriyet sana ne verdi? Seçme ve seçilme hakkı, ifade özgürlüğü, laik bir hukuk düzeni, eğitim hakkı… Kadınlara bile (evet, bile) oy hakkı tanıdı. Şimdi “Osmanlı daha iyiydi” diyenlere soruyorum: hangi Osmanlı? Haremdeki mi, yoksa tarlada sırtında yük taşıyan, vergi ödeyemediği için dayağa çekilen köylünün Osmanlı’sı mı?

Osmanlı mı, Cumhuriyet mi? Gerçekten Emin misiniz?

Cumhuriyet’in eksikleri mi var? Elbette. Ama eksik diye yok saymak, Osmanlı’nın sefaletini gözden kaçırmak için mazeret olamaz. Bugün en basitinden hastaneye gidebiliyorsan, çocuğunu okula gönderebiliyorsan, kendi işini kurabiliyorsan bunu Osmanlı’ya değil, Cumhuriyet’e borçlusun. Osmanlı’da bunların hiçbiri sıradan halk için hak değildi; ayrıcalıktı.

Geçmişin Hayaliyle Gelecek Kurulmaz

Osmanlı’yı yüceltmek bugünün sorunlarına çözüm üretmez. Tarihi sevebilirsin, anabilirsin ama orada yaşamayı ister miydin? O köylünün, o reayanın, o garibanın yerinde olmak ister miydin? Saraylarda, köşklerde değil; sıradan bir Osmanlı tebaası olarak… Gerçek şu ki, hayranlık duyulan Osmanlı, tarih kitaplarından değil, dizilerden öğrenilen bir hayal. Ama hayallerle değil, gerçeklerle yaşamak zorundayız.

Cumhuriyet’i küçümsemek, halkın yurttaş olma mücadelesini küçümsemektir. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, bu topraklarda eşitliği, hakkı, hukuku getiren bir devrimdir. Osmanlı özlemi, bir kesimin sadece kaybolmuş ayrıcalıklarına duyduğu özlemdir. Halk için değil. Ve biz, o halkın tarafındayız.