Bazen ayağına vurulan prangalara,
Üzerindeki etiketlere aldırmadan,
Delicesine koşmak ister insan,
Gitmek isteyip de gidemediği her yere.
Öyle zamansız gelir ki bazı şeyler
Ve öyle güzel.
Sanki bir Yusufçuk havalanır yüreğinden.
Umutlar, selama durur yeniden.
Sesi, mahir bir beste gibi çınlar durur kulaklarında.
Gözleri, bir çift yakamoz...
Kahredersin; geç kalmışlığına,
Geçip giden yılların karşısındaki acizliğine...
Yüreğinde kangrene dönmüş yaralar,
İçinde bir acı,
Keşkeler dolanır durur diline.
Keşke herşey başka türlü olabilseydi...
Bir kibritlik kıvılcım yetecekken mutluluğa,
Ya zaman yanlıştır ya da kişiler.
Kimbilir, belki de;
Gerçek olamayacak kadar güzeldi,
Kurulan o hayaller...
Hayatın renklerini de alıp giderler sonra.
Hiç el değmemiş yaralarınla,
Bölüşülmemiş dertlerinle,
Kalırsın yeniden siyah beyaz dünyanda;
Bir başına, bir cana hasret...
Tenhanın da ötesindedir yüreğin;
Issız, kimsesiz, makus kaderine terkedilmiş...
Dümeni kırık gemi misali,
Yalpalaya yalpalaya devam eder hayat.
Bir yol ararken çaresizliğine,
Dertler derya olur,
Kaybolursun dehlizler içinde.
Ağır aksak çarpar durur yüreğin,
Zaman da öyle.
Bir parça ilgiyi,
Sevildim zannetmişliğin gelir aklına.
Nereden baksan acınasıdır halin,
Nereden baksan hiç sevilmemişsin.
Bazen delicesine koşmak ister insan,
Yaşayamadığı herşey için,
Çok geç olduğunu bile bile.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.