Şadi Ada Telli
Küresel Yarış Başladı: AGI’yi Kim Kontrol Edecek?
Yapay Genel Zekâ (AGI – Artificial General Intelligence) artık geleceğin değil, bugünün tartışması. Yapay zekânın belirli görevlerde uzmanlaşmış dar versiyonları, yani ANI (Artificial Narrow Intelligence), hastalık teşhisi koymaktan araç sürmeye kadar pek çok alanda insanı geride bırakmaya başladı. Fakat asıl kırılma noktası, insanın tüm bilişsel yeteneklerine yaklaşan genel zekâ seviyesine ulaşıldığında ortaya çıkacak. Bu nedenle artık kimse “AGI olur mu?” diye sormuyor; asıl soru “Ne zaman gelecek ve kim tarafından hangi kurallarla yönetilecek?” oldu.
Bu kritik eşikte en kapsamlı çalışan kurumlardan biri de The Millennium Project (MP). BM, Avrupa Birliği ve birçok hükümete danışmanlık veren MP, küresel yönetişim modelleri geliştiren nadir yapılar arasında. Kurucusu ve CEO’su Jerome C. Glenn, teknoloji ve insanlık arasındaki bu kırılgan dengeyi yıllardır analiz eden önemli isimlerden. Glenn kısa bir süre önce “Beneficial Artificial General Intelligence Summit 2025 – BGI 2025” için İstanbul’daydı. Ben etkinliğe katılamadım; ancak konuşmasının yankıları, uluslararası çevrelerde geniş bir tartışma başlattı. AGI’nin küresel yönetimi konusunda ortaya koyduğu öneriler, özellikle politika yapıcıların gündemine hızla girdi.
Glenn’in yeni kitabı “Yapay Genel Zekâya Geçişin Küresel Yönetişimi”, bu tartışmanın merkezinde yer alıyor. Kitap, 55 uzmanla yürütülen 22 soruluk bir araştırmanın sonuçlarını, 40 kritik risk alanını ve 5 farklı yönetişim modelini bir arada sunuyor. Elon Musk, Sam Altman ve Bill Gates gibi teknoloji liderlerinin yanıtları; 47 ülkeden diplomat, hukukçu, bilim insanı ve fütüristlerin doğrulamalarıyla desteklenmiş. Öyle ki BM 77. Genel Kurul Başkanı Csaba Körösi kitabı “tarihin yeni bir bölümü” olarak değerlendiriyor.
Kitapta öne çıkan öneriler oldukça net ve uygulanabilir nitelikte. Öncelikle, AGI’nin küresel gelişimini takip edecek bir AGI Gözlemevi kurulması gerektiğini savunuyor. Bu yapı, olası riskler için erken uyarı sağlayacak. Ardından, geliştirme süreçlerinin bağımsızca doğrulanmasını sağlayacak bir En İyi Uygulamalar ve Sertifikasyon Sistemi öneriliyor. Devamında ise esnek protokollerle uluslararası işbirliğini mümkün kılacak bir BM AGI Çerçeve Sözleşmesi fikri var. En sonunda ise bu alanı kurumsal olarak yönetebilecek kapasiteye sahip bir BM AGI Ajansı’nın oluşturulması gerektiği belirtiliyor.
Bu çerçevenin temelinde ANI ile AGI arasındaki fark yer alıyor. ANI yalnızca belirli görevlerde uzmanlaşırken, AGI insanın düşünme, öğrenme ve problem çözme kapasitesinin tamamına yaklaşmayı hedefliyor. Bu nedenle iyi yönetilmiş bir AGI; tıp, eğitim, iklim iyileştirme ve bilimsel araştırmalarda muazzam ilerlemeler sağlayabilir. Fakat kontrolsüz bir AGI, insan uygarlığı için varoluşsal riskler de doğurabilir.
Glenn’in önerdiği kısa vadeli üç adım ise hem politik hem pratik: Devlet başkanlarının ve dışişleri bakanlarının BM’de özel bir AGI Genel Kurulu çağrısı yapması, ulusal parlamentoların AGI lisanslama sistemleri üzerine çalışmaları hızlandırması ve AGI Gözlemevi ile Sertifikasyon ağlarına katılımın artırılması. Küçük görünen bu adımlar, gelecekte yaşanabilecek büyük krizleri önceden engelleyebilecek nitelikte.
Geoffrey Hinton’ın sözünü ettiği gibi, “İmkânsız görünebilir… Ama denemek zorundayız.” Çünkü AGI artık kapının eşiğinde. Mesele onu durdurmak değil; insanlık yararına, denetlenebilir ve hesap verebilir bir çerçeveyle karşılamak. Bu sürecin nasıl yönetileceği, yalnızca teknolojinin değil, uygarlığın geleceğini belirleyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.