Erdal Çil
UNUTULMAYAN AĞABEY MUSTAFA ÇALIK
Vefat haberinden bir süre önce telefonumu çaldırmıştı. “Şu an için durumumuz malum. Beni çok sevmiş illetin dördüncü aşamasındayım. Ümidimi hiç kesmedim ama hazırlığımızı da yapmamız lazım. Eskilerin tabiriyle durumumuz hızla vahâmete doğru seyrediyor. Hekimlerimiz sağ olsunlar henüz ümitlerini kesmiş değiller, ama mevcut hâlimin çok kritik olduğu da malum. Biz inanmış insanlarız. İnsanı ölümden koruyan şüphesiz tedbirin yanında eceldir. ‘Yatan ölmez yeten ölür" darbımeselinin doğruluğu ve hikmetine de inancımız elhamdülillah tam lâkin bütün bunları son âna kadar mükellef tutulduğumuz "tedbir" ve modern tıbba duyduğum saygının karşısına da koyamıyorum. Bu yüzden aradım sizleri canım kardeşim. Fani ömrümde beni, içinden sadece birkaç kez geçip gittiğim Muğla’da ağırladınız, hak etmediğim şekilde güzelce ağırlayıp hoşluklar yaşattınız. Haklarınızı helal ediniz lütfen. Teker teker, benim artık hızımdan dolayı iflas etmiş nefesimin ve telefonumun müsaade ettiği ölçüde numarası olan bütün arkadaşlara ulaşmaya çalışıyorum ama olur da izin olmazsa onlara da benden yana bütün haklarımı helal ettiğimi, onların da helal etmelerini söylerseniz çok mutlu olurum. Başta Sevgili Namık Hoca olmak üzere beni tanımış, bilmiş, hürmet etmiş, muhabbet duymuş bütün arkadaşlara çok selamlar.”
Rahmetli Mustafa Çalık ağabeyin beni telefonumdan arayıp, bunları söylediği ve helallik istediği zamanlar 2023’ün yaz aylarının sonlarıydı. Bir daha ne sesini duyabildim ne de bir mesajı nasip olmadı. Hatta o yıl, o görüşmemizden sonra belki görür, cevap veremese bile emojiyle olsun tepki verir diye doğum günü olan 22 Eylül’de bir doğum günü mesajı bile paylaştım ama maalesef cevap alamamıştım. Nitekim o kışı çıkaramadı ve 6 Aralık günü de dünya gurbetliğini bitirerek kavuşuverdi Rahmet-i Rahmanına.
Vefatının ikinci seneyi devriyesinde emaneti ve gözünden bile sakındığı eseri olan Türkiye Günlüğü Dergisi’nde bir anma programı düzenlendi. “Mustafa Çalık ve Türkiye” başlığını taşıyan programda Prof. Dr. Vedat Bilgin, Prof. Dr. Naci Bostancı, Prof. Dr. Mehmet Özden, Prof. Dr. Erol Göka ve Cengiz Aydoğdu'nun katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantı da hem rahmetlinin şahsiyet ve fikir dünyası müzakere edildi hem de bir dönemin Türkiye okuması yapılmış oldu.
Kısa adı İZDÜP olan İzmir Düşünce Platformu’ da çevrimdışı düzenledikleri 214. toplantılarında 4 Aralık akşamı Mustafa Çalık’ı gündemlerine alarak iki saati aşkın zamanda yine rahmetlinin fikirlerini, cerbezeli konuşmalarını, eğilip bükülmeyen duruşunu ve hayatından kesitlerini konuştular. Programın yönlendiriciliğini Prof. Dr. Namık Açıkgöz yaparken program konuğu da yine rahmetlinin çok eski arkadaşlarından olan Prof. Dr. Mustafa İsen oldu. Bolca düşünceleri dillendirildi, bolca anılarına yer verildi. Arada izleyen konuklara da söz verilerek onların da düşünceleri ve anılarıyla program su misali aktı gitti. O gün o keyifli ve bize sanki merhem Mustafa Ağabeyi aramızdaymış gibi hissettiren programı izleyemeyenler İzmir Düşünce Platformu' nun YouTube sayfasından 214. programı izleyebilirler.
Atmışlı yaşların içinde olduğumuz şu yıllarda zaman zaman ömrümüzden ne kadar beş para bile etmeyecek insanlar geçti, böyle insanlara ne kadar çok değer verip zaman ayırmışız diye hayıflandığımız zamanlarda bize teselli olacak bazı isimleri tanımış olmamızla avunurduk. Rahmetli Mustafa ağabey işte öyle biri; onlarca yüzlerce değmez insanın üzerine hayatımıza girmesi ile şereflendirmiş insanlardan biri, diğerlerinin bin tanesine bedel olabilecek büyüklükte biriydi.
Hangi sözüne yer vermesem, hangi düşüncesini atlasam eksik kalır ama bazı sözlerini onun aziz ruhuna ithafen belki duymamış olanlarınız da vardır diye, duyanlarınızın da tekrar hatırlayıp ruhuna belki bir Fatiha bağışlaması maksadıyla paylaşmak istiyorum.
“Bizim de vardı öyle köylü, taşralı taraflarımız. Biz de böyle berbat bir telaffuzla konuşmayı, kardeş yerine gardaş demeyi, kaba konuşmayı falan özüne bağlılık, bozulmamışlık, dejenere olmamışlık telakki ediyorduk.”
“Herkes duysun ! Enverist değilim! Türk İslam ve insaniyet davasının gönüllü ve mütevazı bir ferdiyim. Ben aslâ Kemalist filân olamıyacağım gibi Enverist de olmam, olamam. Enver Paşa merhum, emsalsiz bir kahraman, millet rehberi, ordu teşkilâtçısı, dava adamı ve vatanperverdi; ama, bir ilim, fikir ve felsefe adamı değildi; olması da gerekmiyordu. Gelin görün ki, Enver Paşa'yı ve onun olağan üstü vasıflarını da beni ve mütevazı fikrî çalışma ve gayretlerimi de asla bilmeyen, tanımayan bazı arkadaşların "Enverizm" diye bir şey icat etmeleri ve bendenizi de "Enverist" zannetmeleri veya öyle göstermeğe çalışmaları kötü niyetten değilse de bilgisizlik ve idrak - iz'an noksanlığından ileri gelse gerek.”
Rahmetli Galip Erdem vefat ettiğinde ise şöyle demişti Çalık Hoca:
“Gittiğin kutlu beldede kim varsa tanıdık; hepsine selam söyle. Dündar Taşer’e uğra, Erol Güngör’e bak, Gün Sazak’ı sor…Hiçbirini unutmadığımızı söyle ki bize sitem etmesinler yavaş gidiyoruz diye. Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, talih zebun olduğunu söyle. İşte böyle Galip Abi...Daha yapacak çok şey var burada; işimizi bitirelim. Bitirmesek de yoluna koyalım Türkiye’yi. Biz de geleceğiz ve size mektup getireceğiz. Sol üst köşesinde, bizim arkadaşlar yazacak. Adresinde, cennet mekanlar, müjdeli haberler olacak içinde ve Türkiye’yi Türkler idare ediyor, dünyayı da Türkiye denilecek. Eyvallah!”
Bir sürü adaylık teklifini reddedip de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na niçin ‘Hayır’ demediğini de şöyle açıklamıştı rahmetli Mustafa Ağabey: “Haline baktım, boyuna posuna, duruşuna yani o samimiyetine baktım, imanına baktım, o ahlaka, o dürüstlüğe...Dedim ki yani sahtekârlarla kazanmaktansa bununla kaybederim."
Vesselam şimdi o yorgun başı, vasiyeti gereği Kelkit’ de anasının dizleri dibinde. Bizim de hafızalarımızda onun o cerbezeli, bizi alıp götüren sözleri ve dilimizde de yine çok sevdiği türküsünün dizeleri.
“Aşan bilir karlı dağın ardını,
Çeken bilir ayrılığın derdini”
Ruhun şad olsun Mustafa Ağabey. Seni çok özlüyoruz bilesin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.