Kıyı Şeridindeki Haklar Netleşmezse Geçen Yılın Olayları Tekrar Edebilir
Yaz sezonu yaklaşırken Yargıtay’ın verdiği son karar, kıyı şeridindeki haklar ve işletmelerin yetkileri konusunda yeni bir tartışmayı gündeme getirdi. Eğer bu konu, ilgili makamlar tarafından açık ve net bir şekilde belirlenmezse, Bodrum ve diğer turizm bölgeleri geçen yıl yaşanan olaylı protestoların ve tartışmaların tekrarına sahne olabilir.
“Halkın Plajları Halkındır” Söylemi Yeterli mi?
Bazı sivil toplum kuruluşları ve aktivistler, “Halkın plajları halkındır” ve “Havlunu al, plajına sahip çık” gibi sloganlarla sahillerin kamusal alanlar olduğunu vurguluyor. Ancak, yalnızca bu söylemlerle hareket edilmesi yeterli değil. Çünkü işletmelerin haklarının ne olduğu da net bir şekilde ortaya konmalı.
• Özel işletmelerin hangi şartlarda hizmet verebileceği açıklığa kavuşturulmazsa, plaj işletmecileri ve vatandaşlar arasında gerilim artabilir.
• Belediyeler, valilikler ve kaymakamlıklar devreye girerek kesin bir yol haritası belirlemeli ve hem halkın hem de işletmelerin haklarını tanımlayan bir çerçeve sunmalıdır.
Bodrum’un Kıyı Şeridinde Ne Olacak?
Özellikle geçen yıl büyük tartışmalara neden olan Bodrum Kumbahçe kıyı şeridi, bu yeni Yargıtay kararından nasıl etkilenecek?
• Denizi işgal eden iskeleler ve restoranlar hakkında ne gibi düzenlemeler yapılacak?
• Belediyeler ve valilikler, bu konuda nasıl bir yol haritası çizecek?
Eğer bu soruların yanıtları yaz sezonu başlamadan önce verilmezse, halk ve işletmeler arasında büyük bir kaos yaşanabilir.
Yetkililer Hemen Harekete Geçmeli!
Bodrum ve diğer turizm bölgelerindeki yetkililer, bu meseleyi sürüncemede bırakmadan vatandaşlara ve işletmelere hangi haklara sahip olduklarını açıkça duyurmalı. Aksi halde, yaz aylarında kıyı şeridinde yeni gerilimler ve protestolar kaçınılmaz olabilir.
Şimdi harekete geçme zamanı! Yetkililer net bir yol haritası açıklamazsa, halk ve işletmeler karşı karşıya gelmeye devam edecek.
Tandoğan Uysal