Tuncay Dağlı

Tuncay Dağlı

Arama-kurtarma ekiplerine binlerce teşekkür

Arama-kurtarma ekiplerine binlerce teşekkür

İzmir’de 114 vatandaşımızı kaybetmemize, bine yakın insanımızın da yaralanmasına yol açan 6,6 büyüklüğündeki depremde enkaz altında kalanları kurtaran arama-kurtarma ekiplerimiz tam bir kahramanlık örneği sergiledi. Hepsine ayrı ayrı binlerce defa teşekkür ederiz.

İzmir’de yaşanan deprem ülke ve toplum olarak bize bir kez daha gösterdi ki hayatta en önemli şey candır. İnanın ki enkaz altından kurtarılan her canlı için, kendim kurtulmuş gibi sevindim, mutlu oldum. Genç bir kızımızın, minik bir çocuğumuzun ya da erişkin bir vatandaşımızın kurtarılması kadar, bir muhabbet kuşunun, bir tavşan ve kedinin kurtarılması da sevincime sevinç kattı. Ancak her yaşamını kaybeden insanımızla birlikte ben de öldüm, onların hayatta kalan anne-babası, eşi, kardeşi, çocuğu kadar, benim de içimi keder kapladı.

Geçtiğimiz Cuma gününden bu yana deprem sonrası yaşananların yayınlandığı televizyon haberlerini herkes gibi ben de elim yüreğimde izledim. Bu arada kimini telefonla arayarak, kimiyle sosyal medyada haberleşerek, İzmir’deki dostlarıma geçmiş olsun dileklerimi ilettim.

Ve her konuşmamda da, seksenli yıllarda üniversite öğrencisi olduğum İzmir’in yaşadığı acıyı, tüm vatandaşlarımız gibi benim de yürekten hissettiğimi ve paylaştığımı ifade ettim. Ancak depremin en çok etkili olduğu Bayraklı ve Bornova’daki tarım toprakları üzerine yüksek katlı binalar yapılmasına üzüldüğümü de ifade edip, izin verenlere öfkelendim.

Çünkü öğrenciliğim sırasında yaşadığım bekar evi tam da buradaydı. Yalnızca üç bloktan oluşan sitedeki apartmanlardan birinin en üst katında otururduk ve arada bir küçük çaplı salladığımızda içimiz ürperirdi.

Ancak geçen otuz beş yıl içinde Karşıyaka’nın dağ yamacındaki küçük bir mahallesi olan Bayraklı, büyüyüp ilçe olmuş. Ortasındaki patikadan yürüyerek, Bornova’nın merkezine gittiğimiz o sebze ve meyve bahçeleri de tamamen apartmanla doldurulmuş, Binlerce insan da orada yapılan beton bloklardaki daireleri yuva edinmiş.

Fakat büyümek, genişlemek, ilçe olmak yalnızca apartman dikmeyle olmuyor.

Bir kent yaratmanın asıl amacı; insanların sağlıklı ve risksiz bir yerleşim alanında yaşamasını sağlamak olmalı. Yerel yöneticilerin tüm çalışma ve hizmetlerinin de bu doğrultuda yapılması ve yerine getirilmesi gerekli. Bina yapımında hiçbir ihmale, kaçağa göçeğe, suiistimale göz yumulmamalı. Planlı, programlı, her türlü ihtiyacın karşılandığı, sağlam ve modern kentler oluşturulup, insanların doğal afetler karşısında çaresiz kalmasına izin verilmemeli.

Aksi takdirde İzmir’de olduğu gibi bir canımızın daha enkaz altından sağ olarak kurtarılmasını ümitle bekler, bir insanımızın cansız bedeni çıkarıldığında gözyaşlarımızı tutamayız.

Deprem uzmanlarının, bilim insanlarının alınması gereken tedbirler, yapılması gereken yatırımlar, çözülmesi istenen sorunlar konusundaki uyarıları hiçbir şekilde göz ardı edilmemeli, gereken her neyse yapılmalıdır. Aksi takdirde doğal afetler bitmeyeceği gibi, bizler de her deprem sonrası yitirdiğimiz canlar için ah vah edip, dizimizi döveriz. Belki de onlardan biri de biz oluruz.

Bu arada İzmir depremi bizlere bir kez daha gösterdi ki, enkaz altında kalanların kurtarılması için büyük bir özveriyle görevlerini yerine getiren arama-kurtarma ekiplerinin hayati bir önemi var.

İstanbul’dan, Ankara’dan, Muğla’dan, Adana’dan, Eskişehir’den ve daha birçok ilimizden İzmir’e yardıma giden arama-kurtarma ekiplerinin günlerce, gece-gündüz çalışıp, yüzden fazla insanımızı enkaz altından canlı kurtardığına tanık olduk. Ve her yaşamını kaybeden için, gözyaşlarını içlerine akıttıklarını gördük.

Onlar, ülke ve toplum olarak bizlerin kahramanıdırlar. Emekleri için, fedakarlıkları için, çabaları için Muğla Büyükşehir Belediye İtfaiyesi bünyesindeki arama-kurtarma ekibi nezdinde hepsine teşekkür ederim. Sağolsun, var olsunlar.

Bu görevdeki ekiplerimizin ülke genelinde sayıca artırılması, personel eğitiminin eksiksiz ve modern tekniklerle verilmesi, çalışmalarında gerekli tüm alet, edavat ve cihazların temin edilmesinin de çok önemli olduğunu söylemeye bile gerek yok.

Ayrıca özel bir görevi üstlenen ve her ihtiyaç duyulduğunda tereddütsüz yardıma koşan bu insanların her türlü sosyal hak ve ihtiyaçlarının her zaman için karşılanmasının da öncelikle bir vefa borcu olduğunun bilinmesini isterim.

Ve doğal afetlerle alınması gereken önlemler, yapılması gereken yatırımlar, eğitilmesi gereken insanlarla ilgili geleceğe dönük plan ve program yaparken, İzmir depreminde enkaz altından en son canlı olarak kurtarılan İpek ve Ayda adlı iki minik yavrumuzun, bir ele, bir parmağa nasıl tutunduğunu hiç unutmamamız gerekir.

Can her şeyden önemlidir. İster bir insan, isterse bir kedi, köpek, tavşan ya da kuş olsun.

Bu yazı toplam 2994 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuncay Dağlı Arşivi
SON YAZILAR