Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi içinde kurulan Muğla’nın ilk tüp bebek merkezi, düzenlenen törenle açıldı.

Muğla’ya ilk kez kazandırılmış bir merkezin açılması elbette haber değeri taşır. Yetkililer de bu haber değerini öngörmüş olacak ki, basın mensuplarını da açılışa davet ettiler.

Bizler de bu davete icabet etmek için yola koyulduk.

Sağanak yağmurun da etkili olduğu bir saatte işimizin kamu yararı içeren konuları kamuoyuyla paylaşmak olduğu bilinciyle hem de…

Ancak basına yapılan bu davet, tüp merkez hakkında bir bilgilendirmenin ötesinde, siyasilerin daha çok öne çıkışının görüntülenmesi amacını taşıyor gibiydi.

Açıkçası bizler, tüp bebek merkeziyle ilgili gerekli bilgiyi alıp, kamuoyuyla paylaşmak niyetiyle bu açılışta yerimizi almıştık.

Ancak bulunduğumuz ortamda izlediğimiz manzara bu amacımızın hasıl olmasına engel teşkil etti adeta.

Zaten tüp bebek merkezinin açılışında törene katılan siyasilerin arkalarında yer alan danışman ve koruma hengamesi, merkezin açılışı haberini gölgede bıraktığı için haberci arkadaşlarımız da bu hengameyi ve sosyal mesafe kurallarının hiçe sayıldığı haberini yapmak durumunda kaldılar doğal olarak.

Basın mensuplarına tüp bebek merkezine ilişkin bir bilgilendirme ve fotoğraf çekme ortamı sağlanamamıştı ne yazık ki…

Fotoğrafı geçtik bilgilendirme açısından ele alırsak, böyle bir merkezin kazandırılmasıyla ilgili ne Sağlık Müdüründen bir açıklama, ne üniversite rektöründen bir açıklama, ne hastane başhekiminden bir açıklama ya da görüş ortaya atıldı.

Öyle ya odağında insan olan bir hizmet, sadece bir lütuf gibi siyasi çıkarımlarla kamuoyuna anlatılmalıydı.

Öyle de yapıldı.

***

Gelelim bu konunun habercilik boyutuna.

Haberciliğin şekli, şemalı git gide değişmekte.

İlimize kazandırılmış bu tipteki hizmetlerin haberleştirilmesi esas alındığında, açılan tüp bebek merkezinin diğer illerdeki merkezlere göre işlerliği, görev yapan personel sayısı ve teknik donanımının öne çıktığı bilgileri ışığında haber yapılması haberin haber olması için gerekli olan unsurlar ve bizim bildiğimiz habercilik tarzıydı.

Günümüz habercilik anlayışımız ise, bu durumun tam tersine gazetecilerin adeta ortada sunulan bir şova şahitlik edilmesine yönelik bir hal aldı.

Yani günümüz habercilik anlayışı, şov yapanın şovunun izlenmesiyle yapılacak haberlerin yapılmasını gerektiren bir ortama dönüştü.

Hatta gazeteci arkadaşlarımız talimatla fotoğraf çekmeye çalışıp, arka plandaki bir kısım kişilerin yönlendirmeleriyle habere ulaşmaya çalışır oldu.

Bu yöntemi yerinde izleyip, görmesek ve böyle bir tarifleme yapılsa, bu durumu abartı olarak görebilirdik ama maalesef durum bundan ibaretti.

Törene katılan protokolün açılışı yapılan ne varsa basın mensuplarıyla birlikte inceleme yaptığı günlerden, talimatla sadece fotoğrafçıyı protokol ile inceleme turuna alıp, daha sonra da fotoğrafçının çektiği fotoğrafın servis edilmesiyle ısmarlama uygulamaların bulunduğu günlere eriştik.

Bu da ne demek?

Haber için orada bulunan basın mensuplarının kendi bakış açılarıyla yapacakları bir haberin önüne geçmek olduğu gibi, o arkadaşlarımızın mesleklerine yapılan kocaman bir hakaret niteliği taşıyan davranışlar demek.

Biz bu tarz yöntem ve uygulamaları izliyoruz son dönemlerde.

Kısacası, meslektaşlarımız, ortalıkta kraldan çok kralcıların hakim olduğu bir ortamda haber yapmaya çalışmakta.

Bunun içindir ki, kendini ön plana çıkarmaya çalışan bir zümrenin, kendilerini öne çıkarıcılarla yapılacak bir haberciliği kabul etmediğimizi buradan ilan ettiğimiz gibi, bu konuda gerekli hassasiyetin Muğla Valisi Sayın Orhan Tavlı tarafından gösterileceğine olan inancımız da tamdır.

Aksi takdirde Muğla kamuoyunu bilgilendirmenin dışında bir amacı olmayan basın mensuplarının ve gazetelerini yaşatmaya çalışan işverenlerin zamanını çalmaya kimsenin hakkı olamaz.

Günlük olarak yayına hazırladığımız 3 gazetenin mensupları olarak, bilgilendirmenin öne çıkmadığı bu tür şov kokan haberleri bundan böyle takip etmeyeceğimizi de buradan duyurmakta yarar görüyoruz.

Şov içerikli diyorum çünkü törende bir siyasinin, basın mensuplarına ve basın mensuplarının görev yapmasını engellediklerini bile fark edemeyip, fotoğraf çekmek için birbirleriyle yarışan şakşakçılara “geniş açı alalım” talimatının yanında, “bizi izlemeye devam edin” şeklinde sonlandırdığı konuşma, bizlerde böyle intiba uyandırmadı değil. 

Böyle bir ortamda zaten basının davet edilmesine gerek te yok.