Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

ENGELLİ KARDEŞİMİZİN MUTLULUĞU, DUBADAN GEÇECEK…

ENGELLİ KARDEŞİMİZİN MUTLULUĞU, DUBADAN GEÇECEK…

Gazetemizin hafta başı olan Pazartesi gününün manşetinde yer alan “Hayat penceresine park engeli” başlıklı haberde, genç meslektaşım Neval Çolak Arslan, trajik bir yaşam öyküsünü kaleme almış.

Böylesine duyarlılık içeren toplumsal konuların kamuoyuyla paylaşılması önemli.

Kurumların basın birimleri marifetiyle gazetelere servis ettikleri haberler nedeniyle kurum bültenlerine dönüşen gazetecilik anlayışının yaygın olduğu günümüzde, genç muhabir arkadaşlarımızın toplumsal konulara ve tabi ki beraberindeki insan öykülerini içeren haber yapmaları anlamlı ve gazetecilik açısından da umut verici.

Haberi şöyle kaleme almış Neval Çolak Arslan arkadaşımız:

“Muğla’nın Menteşe ilçesi Orhaniye Mahallesi’nde 36 yaşındaki engelli oğulları Serkan Tavaslı ile yaşam mücadelesi veren Saffet-Ayşen Tavaslı çifti, oğullarının dışarıya çıkamayıp, yatalak vaziyette 20 yıldır aynı pencereden dışarıyı seyrettiğini belirterek, bunun da oğullarının tek mutluluğu olduğunu dile getirdiler. Tavaslı ailesi ancak, oğullarının dışarıya bakabildiği tek pencerenin önüne park edilen araçlardan dertli.”

Anlaşılacağı gibi Serkan Tavaslı isimli engelli çocuklarıyla yaşam mücadelesi veren bir aile.

Varsa yoksa tek dünyaları olan engelli oğullarının üzerine titreyen bir aile ya da…

O ailenin dünyası olan 36 yaşındaki Serkan’ın da tek dünyası, yattığı odadan izleyebildiği dışarısı.

Hayata bu yolla tutunduğunu Neval’in haberinde çok çok açık bir şekilde anlatılmış.

Yine anladığımız kadarıyla, Serkan’ın o dünyasını ise, o yaşama tutunduğu pencerenin önüne edilen araç parkları karartıyor. 

Alışılagelmiş haberlerde yer alan yardım taleplerinin aksine, kimseden yardım, para pul istediği yok Tavaslı ailesinin.

Ancak tek bir talepleri var o da, engelli oğullarının yaşama tutunduğu o pencerenin önüne araç konulmaması.

Bunun içinde evin önüne bir duba konulması.

Yerine getirilemeyecek bir talep mi?

Bu talep karşısında kendimi “Burası Türkiye” demekten alamadım.

Geceden sabaha pek çok şeyin “oldu da bitti maşallaha” getirildiği bir ülkede yaşadığımızı düşündüm.

Aklıma birçok soru sormak geldi.

Tarım alanları ticari alanlara dönüştürülmüyor mu?

Hatta ne canım yerler imara açılmıyor mu?

Nereler, nerelere ruhsatlar verilmiyor mu?

Orman vasfına sahip yerlerde ağaçlar kesilip, o yerler yerleşim yerlerine dönüştürülmüyor mu?

Gücü yeten gücünü konuşturmuyor mu? diye sordum kendi kendime ve daha niceleri…

İşte bütün bunlar bizim ülkede ya da bizim şehirde olup biterken, bir engelli ailesinin talebi mi prosedüre takılacak ya da takılmalı şimdi diye de ekledim sorularıma.

Sonuçta dezavantajlı bir grup içerisinde bulunan bir kardeşimiz ve ailesinden söz ediyoruz.

Ne para, ne pul ne de nakdi yardım isteyen gururlu bir ailenin dertlerini hafifletmenin yolları olamaz mı, bunu sorguluyoruz.

Evet, Tavaslı ailesinin dertleri sadece çocukları ve çocuklarının o küçücük pencere içine sığan dünyasının kararmaması.

Bu nedenle de evlerinin önüne araç park edilmemesini rica ediyorlar büyük bir mahcubiyetle. Hatta araç parkını engel olabilmek için söz konusu yere duba konulmasını talep ediyorlar.

Hani o şehrimizin her yerine yine akşamdan sabaha dikilen dubalardan...

Hani o geçtiğimiz günlerde Dr. Gülten Şimşek hanımefendinin kaldırımda yürürken takılıp düştüğü ve yaralandığı dubalardan...

Şehrin başına çoğu zaman dert açan, şehrin otopark ihtiyacını iyice ortaya çıkararak, gözümüze gözümüze batan dubalardan…

Kaldırımda bile varken, engelli Serkan’ın ailesinin ilgili müracaatlarına izin çıkmadığını ifade ettiği dubalardan söz ediyoruz.

Haberde de yer aldığı haliyle, prosedür ve izin çıkmadığının karşılığı şöyle; Baba Saffet Tavaslı bu soruna ilişkin duba talebini aktarmak için Menteşe Belediyesi’ne başvurmuş. Ailenin talep başvurusu karşısında Zabıta Müdürlüğünce yapılan kontrollerde oluşturulan cevabi metinde, Tavaslı ailesinin ikamet etmekte oldukları ev ile duba dikilmesi istenilen yer arasındaki mesafenin uzun olması nedeniyle duba talebinin uygun görülmediği belirtiliyor haberde.

Kanun ve nizam dışındaki her uygulamaya sonuna kadar karşıyız. Geceden sabaha hayata geçirilen yukarıda saydığımız memleket manzaralarına hepten karşıyız.

Ancak bu durum farklı. Mutlaka yapılacak bir şey vardır diye düşünüyorum, Menteşe Belediyesi’nin bu işi çözeceğini de elbet…

Menteşe Belediyesi yönetimine ve kent yönetimindeki yetkililere seslenelim;

“Gelin Serkan’ın o küçücük dünyasının kararmasının önüne hep beraber geçelim.”

Biz aracılık ettik, yetkililer de ailenin talebini bir kez daha değerlendirsin.

Değerlendirsin ki, engelli kardeşimizin o küçücük dünyasındaki ışık hiç sönmesin.

Güzel bir habere imza atmışsın Neval kardeşim.

Bu yazı toplam 906 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR