Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

ŞEHİR DEV BİR DEPO KAZANDI

ŞEHİR DEV BİR DEPO KAZANDI

Tek gündemimiz olan Coronavirüs sayesinde insanlığın alt üst olan psikolojisinin normal bir hale gelmesi de zaman alacak besbelli.

Tabi bu zamanı kısaltmak için güzel ve olumlu haberleri vatandaşla buluşturmak gerekiyor ama gelin görün ki, öyle de olmuyor.

Hem de vatandaşların kendisi kadar yetkililer eliyle de olmuyor.

Nasıl mı olmuyor? Durduk yere olmuyor, olamıyor işte. Tabir yerindeyse kaş yapayım derken, göz çıkarıyoruz iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışırken.

Daha ne olsun?

43 vakaya sahip olduğu açıklanan ilimizde, sayıya bakıp, bilincin ve duyarlılığın hakim olduğunu düşünüp, salgının kontrol edilebileceği yönünde umutlanmaya kalkarken, ipini koparanın akın ettiği il haline dönüştük.

Yine aynı 43 vakaya sahip iken ve bu sayının artış göstermemesi için önlemleri arttırmaya kafa patlattığımız süreçte, Bakü’den 150 kişiyi KYK yurdunda karantinaya aldık.

Bu gelişmelerin yaşanmasıyla endişe ve korku had safhaya ulaşırken, vatandaşların bu konudaki rahatsızlık ve reaksiyonları her mecraya yansımaya başladı.

Felaket tellallığını tasvip etmediğimizi dile getiriyoruz sık sık ama gözümüze gözümüze de giriyor bazı gerçekler.

Umarım ilimize olan bu şuursuz girişlerden dilimiz ve yüreğimiz yanmaz.

***

Bununla da bitmedi.

Muğla Büyükşehir Belediyemiz iyi ki yeni bir otogar inşa etti. Bu sayede eskisi de çok fonksiyonlu bir arazi olarak şehrin göbeğinde kalakaldı.

Hatta Büyükşehir hizmet binası ve daire başkanlıklarının o alana yapılması yönünde planlama yapıldığını da biliyorduk.

Gelinen noktada bu yönde bir kazma vurulmadığı gibi şehrin ortası makine parkına dönüştü.

Hatta Büyükşehir Belediyesi şantiyesi haline büründü söz konusu alan.

Tamam, buna da tamam derken bugün sabaha gelelim.

Sosyal medyada elden ele dolaşan tabut görselleri.  

Üzerinde Muğla Büyükşehir Belediyesi damgalı.

Şahsım olarak panik yapmadım, depolanmış olabileceğini düşündüm. Tabi ki normal bir süreç için.

Kasıt yok aramıyoruz da.

Normal ölümler için üretilen tabutlar olduğunu düşünsek de, böylesi bir ortamda gelin vatandaşa anlatın bunu.

Öyle de oldu herkes birbirine göndermeye başladı tabut görsellerini.

Öyle ya da böyle alt üst olmuş psikolojilere bir de tabut görsellerinin oluşturduğu kaygı eklendi.

Şaka gibi.

Şehrin ortasında yüzyılın felaketi bir salgının etkisi altındaki bir ülkede tabut sergileniyor.

Anlamadığım şu; bu süreçte o tabutlar için şehrin göbeğinden başka sergilenecek yer bulunamadı mı?

Toplumda infial yaratmamaya en özen gösterecek kurumların başında gelen belediye, böyle bir yanlışı nasıl yapabildi?

Herkes elini kolunu sallaya sallaya o alana girip, o manzarayı görüp, bu fotoğrafları çekebilir.

Eski garaj gerçekten de kente çok amaçlı olarak hizmet veriyor.

Adını dev depo olarak değiştirmek te yarar var.

Makine parkından sonra şimdi de tabutların depolandığı alan haline dönüştü.

Daha bir o kadar da ürün sergilemek için atıl alanı da bulunuyor söz konusu yerin. O alanlar da değerlendirilir böyle giderse.

Büyükşehir Belediyesinin başka bir uygun alanı ya da depo olarak kullandığı yeri yok mu?

Muğla’daki her yer Büyükşehir Belediyesinin bildiğimiz kadarıyla.

Yoksa da, kentimiz bahaneyle dev bir depoya sahip oldu.

Böylesine hem insan sağlığını tehdit eden, hem de psikolojik bir savaşın yaşandığı günümüzde, bu küçük ayrıntılara dikkat edilmeli.

Şehrin ortasında bulunan bir alanda tabut depolarsanız, görselleri de elden ele gezer, sonra da paniğin ve dedikodunun önünü alamazsınız.

Nereden bakarsanız keşmekeşlik.

Acil olarak bir açıklama toplum psikolojisi için elzemdir.

Küçük ayrıntıların ve yönetim inceliklerinin kent için, insan için ne kadar önemli olduğunu bir kere daha görüp, yaşayıp, anlıyoruz.

Kaldı ki bunların gözden kaçması için şu süreçte başka öncelikli bir derdimiz de yokken.

Bu hafta için sözünü ettiğimiz şu gelişmelerden yola çıkarsak, ilimizde önlemlerin daha da fazla arttırılması öncelikli hal almıştır.

Sonra ah vah etsek de, fayda etmez. 

Bu yazı toplam 1125 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR