Elvan Göçer

Elvan Göçer

ALKIŞLARIMIZ YENİKÖY TERMİK SANTRALE

ALKIŞLARIMIZ YENİKÖY TERMİK SANTRALE

Her zaman dediğimiz gibi; Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeye devam edeceğiz. Bazen serçe parmağımızdaki şeytantırnağımız ile alkışladıklarımız da oldu, avuç içlerimiz kızarana dek alkışı hak edenleri de alkışladık. Her doğru her yerde söylenmez teriminin aksine her platformda doğru bildiklerimizi savunmaya devam edeceğiz. Bunun adı değerli okurlara göre her ne olursa olsun; ister muhalif desinler, ister yanlı yazıyor desinler. Doğruları söylemek, yanlışa alkış tutmamak muhalefetlikse eğer dibine kadar muhalifim. Çok iddialı konuşuna, “senin köyün daha güzel” deyip yol vermekten de geri durmuyoruz. Veyahut “ağlayacaksanız oyuna hiç girmeyin” de yerinde bir ifade olabilir.

Epeyce süredir memlekette iktidarı da muhalefeti de karşı karşıya getiren(görünüşte öyle, arka planda olan biteni çok bilemiyoruz) zeytin ağaçları, maden sahası, Akbelen Ormanı elden gitti gidiyor muhabbeti out olurken; Deştin, çimento fabrikası her şeyi unutturdu, en çok konuşulan konular arasında yerini korumaya devam ediyor.

Cennet Muğla’mız ve çevresinde zeytinliklerle ilgili eylemlerin varlığına çoğumuz şahit olduk. Akbelen Ormanı’nda nöbet tutan gençleri bizzat gidip gördüm, kollarında aksesuar olarak kullandıkları bandaların, giydikleri kıyafetlerin normal bir bireyin alım gücünün epey üstünde bir markanın ürünü olduklarını gözlemledim. İlginç olan ise nöbet tutan gençlerin Muğlalı, Milaslı olmadıkları da karşıdan net belli oluyor, çadır kuranların birçoğunun başka memleketlerden getirtilip ormanın içinde çadırlara konuşlandırılmış olmalarını anlamak için görerek bakmak yeterlidir. Allah her memlekete gerçekten böyle duyarlı, vatan millet aşkı olan gençler nasip etse keşke. Belli ki bu gençler birilerinin ya da bazı grupların gerek talimatı gerekse teşviki ile belki de bu benim düşüncem; belli bir bedel karşılığı nöbet tutuyorlar bilemem. Ama birilerinin yönlendirmeleri ile amaçları zeytin veya doğa değil bariz ortada nöbete devam ediyorlar.

Yeniköy Termik Santralinin faaliyetinin durmasında artıları ne olur eksileri ne olur düşünmekte fayda var. Bildiğim kadarıyla termik santralde çalışan 3100 kadar işçi var, aileleri ile bu oran her aileyi 4 kişi hesaplarsak 12400, 5 kişi olarak hesaplarsak 15500 kişinin ekmek kapısı demek oluyor. Yani santralin kapanması demek en az 15000 kişinin mağdur olması anlamına da geliyor. Ayrıca elektrik kesintilerinin artmasından, enerji sıkıntısının yaşanmasından kimse memnun olmaz diye düşünüyorum. Bazılarımızın dişlerini fırçalarken dahi elektrikle şarj edilen şarjlı diş fırçalarını kullandığını düşünürsek elektrik yaşantımızın her noktasında yer almış vazgeçilmesi gün geçtikçe daha da zor olan bir enerji olarak yerini koruyor. Tüm dünyada enerjiye yapılan yatırımları görmezden gelmek mümkün değilken bizde enerji üretiminin durdurulması için eylemlerin yapılması tuhaf gelmiyor mu? Zeytinsiz yaşanmaz tabi ki, enerjisiz yaşanır mı peki? Doğaya zararsız, bitki örtüsüne zararsız bir enerji üretilmesi hepimizin arzusu, ama bunların olabilmesi için belli bir alt yapının oluşması gerekmez mi? Birden İstanbul menşeeli örgütlerin eylemleri ile enerji üretimin kesilmesi mümkün müdür sizce?

Doğaya, çevreye santralin hiç zararı yok demekle de haksızlık etmiş olur elbette, ürün rekoltesinde düşüş mutlaka olur, illaki zararı dokunur. Termik santrali ziyaretimiz esnasında bizzat gözlemlediğim olay; zeytin ağaçlarının maden sahalarından makineler aracılığı ile kökünden sökülüp başka bir yere nakledildikleriydi. Kökleriyle yer değiştirilemeyen ağaçların yerlerine ise yeni fidanların dikildiğine şahitlik ettik.

Bu eylemlerin karşı duruşların asıl amacı gerçekten zeytin değil. Asıl meselenin başlı başına devleti zorda bırakma meselesi olduğu apaçık ortada. Askında yanlış bildiğimiz bir olay da bütün şikayetlerin devlete olduğu, mahkemelerin devlete açıldığını bilen biliyor sanırım. Milas’ta Akbelen eylemlerinde asıl hedefte olan devlet.

O halde öncelikle her olumsuzluğa rağmen 3100 kişinin evine ekmek götürmesine vesile olan, tüm olumsuzluklar içinde dahi üretimine devam eden, tüm santral çalışanlarını en üst düzey yönetiminden en alt birimde çalışan işçisine kadar canı gönülden alkışlayalım. Her alanda her türlü üretim yapan herkes değerlidir, baş tacıdır.

Daha güzel sağlıklı koşullar sağlanıncaya kadar üretmek, üretime katkı sağlamak olmazsa olmazlarımız arasında.

Sevgiyle…

Bu yazı toplam 2366 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Elvan Göçer Arşivi
SON YAZILAR