Türkiye’de vatandaş artık dilekçe yazmıyor, direkt CİMER’liyor.
Kimse yüz yüze konuşmuyor, ama CİMER üzerinden herkes birbirine devlet gücüyle laf yetiştiriyor.
Eskiden komşuya “çöpü buraya koyma” denirdi, şimdi doğrudan cumhurbaşkanlığı sistemine havale ediliyor.
Devletle vatandaş arasındaki iletişimi güçlendirsin diye kurulan bu sistem, bazıları için “devleti kendi egosuyla meşgul etme hattı”na dönüşmüş durumda.
Komşunun Çamaşırını Gece Asması Devlet Meselesidir!
CİMER kayıtlarına şöyle bir göz atılsa, insanın içi ürperiyor:
“Karşı komşum evinde kedi besliyor, büyük ihtimalle yasa dışı.”
“Alt kattaki çocuğun sesi fazla çıkıyor, milli güvenliğe zarar verebilir.”
“Fırın sabah çok erken açılıyor, rekabet kurallarına aykırı olabilir.”
Devletin asli görevleri arasında artık “vatandaşın kişisel alınganlıklarını çözmek” maddesi de yer alıyor olabilir.
Kolluk Kuvvetleri: CİMER Polisi Olma Yolunda
Polis, zabıta, belediye ekipleri artık halkın huzuru için değil, halkın birbirine düşmanlığına yetişmek için koşturuyor.
Bir zabıta memuru, günde 3 fırın, 2 market ve 1 simitçiyi “vatandaşın hassasiyeti” nedeniyle denetliyor.
İddia?
“Simidin susamı azdı.”
CİMER aracılığıyla iletilen bu şikayet, ulusal önceliklerle yarışıyor.
Yaptırımı Olmayan Şikayet Özgürlüğü: Tam Anarşi Tadında
CİMER’de başvuru serbest, ama sorumluluk sıfır.
İftira mı attın? Yalan mı söyledin? Sorun yok.
Sonuç olarak şikayet edilen açıklama yapmakla, savunma hazırlamakla, hatta bazen ceza almamak için uğraşmakla meşgul.
Ama şikayetçi?
Dosya numarası aldı ya, gönlü rahat.
CİMER Komedyası: Herkes Birbirinin Devlet Raporcusuna Dönüştü
Eskiden bir sorun olduğunda insanlar yüz yüze konuşur, mahalle dayanışması olurdu. Şimdi moda başka:
“Dur CİMER’e yazayım.”
Bir tür dijital mahalle kavgası yaşanıyor.
Fark şu ki bu kavga, devlet arşivine giriyor.
CİMER’e Şikayet Edeni Şikayet Edecek Bir CİMER Gerek
Geldiğimiz noktada artık CİMER mağdurları için ayrı bir CİMER kurulmalı.
Çünkü bu sistem kötü niyetli insanların “devlet üzerinden kişisel hesaplaşma” sahasına dönüştü.
Belediyeler, valilikler, kaymakamlıklar her gün yüzlerce asılsız başvuruya personel ve zaman harcıyor.
CİMER ne yapıp edip, bu tür asılsız, art niyetli şikayetlere karşı cezai bir yaptırım uygulamalı.
Kamu görevlilerini boş yere meşgul eden, insanların itibarını lekeleyen bu kişilere “sanal iftira cezası” uygulanmadan bu iş çözülmez.
Belediyeler, kaymakamlıklar ve valilikler bir araya gelerek bu sorunu üst makama taşımalıdır.
Yoksa gelecekte şikayetçi değil, şikayet edilen asıl mağdur olacak.
CİMER mi Vatandaşa Hizmet Ediyor, Vatandaş mı Devlete Tuzak Kuruyor?
Bu güzel sistem, gerçekten mağdur olanların sesi olmalı.
Ama kötü niyetli “şikayet girişimcilerinin” oyuncağına dönüştürülürse hem adalet, hem devlet, hem vatandaş kaybeder.
Şikayet etmek kolay; mesele şikayet ederken vicdanlı kalabilmekte.
Yoksa bu gidişle CİMER yerine “CİMER’DEN KORUNMA BÜROSU” kurmak zorunda kalabiliriz.