Yaz aylarının, sıcakların, bunaltıcı nemin en yoğun olarak hissedildiği günlerden geçiyoruz diyebiliriz. Hal böyle olunca imkanlar dahilinde ise nefes almak için gerek araçlarda gerek işyerlerimizde gerekse barınma ihtiyacımızı karşıladığımız evlerimizde klimalar olmazsa olmazlarımız arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Klimayı tercih edenlerin sayısı ne kadar çok ise bir o kadar da tercihleri arasına koymayanlar var. En azından gece uyurken klima yerine hırsızlık olabilme ihtimalini hiç düşünmeden yattığı odanın penceresini sonuna kadar açıp uyumayı tercih edenleri de görmezden gelemeyiz. Doğal serinlik hem maliyeyi düşürür hem de sağlığımız için daha faydalı düşüncesi bir çoğumuzun zihninde yer edinmiştir ayrıca.

Geç yatılan gecelerin sabahı çabuk olur; işe gitme sorumluluğunu göz önünde tutarsak sabah erken kalkmak çoğu kez işkence gibi gelir çoğumuza. Biz kadınlara ise gece herkes yatıp el ayak çekilince ve sabah kimse uyanmadan ayakta olup o süre içinde yapılan küçük ev işleri katma değer vergisi gibidir. 24 saatten artan zamanmış gibi değerli vakittir. Bazen ise kendimizi dinleyebildiğimiz, yoğun geçen günün sonunda ya da sabahında hayata “mola” deme anımızdır. Kahvemizi yalnız içmenin tadını aldığımız ender zamanlardandır kimimize göre.
Pencere camlarının sonuna kadar açık olup uyuduğumuz sabahların en çekilmezi de; komşularımızın erken kalkmak için saatlerinin alımlarının bizim istediğimiz saate  kurulu olmamalarından başka bir şey olamaz diye düşünüyorum. Erken kalkmak zorunda olmayan kişileri düşünürsek hele de işkencenin dozu günden güne artıyordur işte o zaman. Ya da gece diş ağrısı yaşamış uyuyamamış, yatılı misafiri olup sohbetin tadından geç saatlere kadar oturup, ertesi gün yetişmek zorunda olmadığı mesaisi olmadığı için uykunun tadını sabah çıkarmak isteyen kişilerin varlığını da bilmek önemli elbette. Ya da gece mesaisinden dönen bir çalışanın herkes uyanınca uykuya yeni yatma ihtimalinin de olabileceği empatisini kurabilsek keşke…
Pencereler açık uyumaya başladığımız günden beri bir komşumuzun sabah 07:00 da başlayan alarmı tüm sokağa yetiyor diyebilirim, ama 07:00 ‘ da çalan alarm biraz kısa oluyor sevgili komşum, 3 çalma sesinden sonra ses kesiliyor, muhtemelen istemsizce kapatıyor komşumuz. Sonra ki seans 07:09 ile 07:11 arası… Yani uykusu biraz ağır olan komşularımızın uyanması için ideal aralıktır bana göre. Amaaaa… 07:22 ile 07:38 arasında hiç durmadan aralıksız çalan saat alarmına uyanmayan komşun varsa sen bence daha o alarmı kurma derim sevgili komşum. Eminim sen 07:00 da çalan ilk alarm ile uyandın, duşunu aldın, hazırlandın, sabah kahveni yudumlayıp belki bir kaç lokma kahvaltılık bir şeyler dahi atıştırıp işe gitmek için yola çıktın bile; ama senin için çok değerli olan komşuların rahatsız olmasın diyerek ince düşünüp kapıyı o kadar sessiz açmış olmalısın ki kapı sesini duyamadığım için bilemiyorum. Sen uyandıktan sonra boşver komşularını, bence saat 09:00’ a kadar alarmın çalmasın, kapat gitsin. Kalkamayan komşularında kendileri çözüm bulsun, her zaman senin her sabah 07:00 da kurup sonraki zaman dilimlerinde her 10 dakikada bir yaklaşık 10 dakika aralıksız saat 09:00’ a kadar çalan saat alarmından kalkamıyorlar da kendine dert etme derim, fazla ince düşünce insanı yorar bak demedi deme. Mazallah sevgili komşuların için dertlenip dert sahibi olursan gerçekten bu tüm komşularını ziyadesi ile üzer. Aslında penceresi açık olan kıymetli komşumuzun kim olduğunu bilsek alarmının ilk çalma saati olan 07:00’de kapısının zilini çalarız ki biz uyandık sende kalk komşum diye. Ağustos ayının 15’i yaz 15’i kış derler ya… O sebeple yaz aylarının sonuna yaklaşmak üzere olduğumuz şunun şurasında Ağustos’un 15’ine ne kalmış. Pencereler kapanınca komşumuzun alarmını bir daha mı duyacağız sanki diyerek bu zamana dek kıymetini bilelim dedik. Her gün sabahın erken saatinde firesiz üşenmeden  alarm kurup bizi düşünen sevgili komşumuz, biz senden razı olduk, herkes de razı olmuştur diye umut ediyorum. Bir şeyi daha çok merak ettim; eğer bu satırları okuma şansın olduysa, o sabah sabah tüm mahalleyi uyandıran ama bir tek seni uyandırmayı başaramayan (pardon sen işe gitmişsindir şimdi, hakkına girmeyelim, biz bir türlü uyanamadık ninni gibi alarm dinlemeye devam ediyoruz) alarmın zaman ayarını hangi komşuna göre o aralıklarla ayarladın. Bu merakımızı giderirsen büyük düşünceden kurtulmuş olacağız. Çünkü 07:48’de başlayan alarm sesi saat 08:05 oldu hangi değerli komşunu uyandıramadı ise ısrarla çalmaya devam ediyor. Bence sen her komşunun mesleğine göre alarm kurdun sen ama biz cahil komşuların anlayamıyoruz tabii, insanoğlu işte, kıymet mi bilir? Bence boşver sen komşuların nasıl uyanırsa uyansın, geç kalırlarsa kalsınlar mesailerine, gece nöbetten gelen komşularında deliksiz uyusun uykusuz geçen gecenin sabahında, gece çocuğu uyumayan annede sabah serinliğinin tadına varsın dert etme uyusun, öğrencilerin de devam etmeleri gereken dersleri yok yaz tatilindeler ya !!! Sen dert etme komşularının huzurunu kendisinden fazla düşünen sevgili komşum. Herkes nasıl uyanırsa uyansın, senin mesai saatinden mi kesecekler sanki bak 07:48’de başlayan uyandırma sesi saat 08:10 oldu kimse uyandık diye seslenmedi sana, çalmaya devam ediyor. Bu kadar düşünceli komşularla bir arada yaşamaya alışık değil bu memleket yadırgıyor tabii senin bu ince düşünceni. 

Saat 08:15 oldu, 8:15 vapurunda da pardon 8:15 otobüsünde de göremedik komşum seni, ümit ediyorum sağlığın yerindedir…
“Vakit nakittir” demiş atalarımız, işli işine gerek değil mi? Saat 08:17 den 09:00’a kadar olan uyandırma aralığını bugün bekleyemedim, gün boyunca halletmem gereken o kadar çok işim, ağırlamam gereken o kadar çok misafirim olacak ki bugün… hakkını helal et komşum, yarına belki ısrarla aralıklı zaman diliminde çalan uyandırma alarmında buluşmak dileğiyle…
Tüm komşularının hem vaktini, hem nakitini derlenip dert edinen kıymetli komşuya tüm komşularından kucak dolusu sevgiyle…