CHP Bodrum’da sular durulmuyor. Serdar Gündoğ’un kongre sonrası yönetime girmesiyle başlayan tartışma, önce Levent Arkan’ın sosyal medya çıkışı, ardından Ahmet Aras’ın “ihraç” dilekçesiyle iyice büyüdü.

Aynı gerekçe, iki farklı tavır

Levent Arkan’ın iddiası açık: Serdar Gündoğ, Ahmet Aras’ın annesine küfretti. Bu nedenle ihraç edilmeli. Ertesi gün Ahmet Aras, danışmanının bu söylemini sahiplenip Genel Merkez’e dilekçe sundu.

Ama Bodrum’un siyasi hafızası bu kadar kısa değil. Daha geçen yıl Arkan’ın kendisi, CHP’lilere ettiği sözler yüzünden bizzat İlçe Başkanı Tuna Işın tarafından savcılığa şikâyet edilmişti. Bugün aynı gerekçeyle başka birinin ihraç edilmesini istemek, ister istemez “peki o zaman ne oldu?” sorusunu gündeme getiriyor.

Kongredeki sessizlik

Bir başka büyük soru da şu: Eğer Serdar Gündoğ gerçekten bu kadar sorunlu bir isimse, Tuna Işın’ın kongre listesine girdiğinde neden kimse ses çıkarmadı?

Kulislerde şu yorum yapılıyor: “Önce kongre kazanılsın, sonra bakarız.” Bu yaklaşım, bugün yaşanan krizin temelini oluşturdu.

Görgü tanıkları ne diyor?

Olayın tanıkları da tartışmaya başka bir boyut ekliyor. Onlara göre, iddia edilen küfür olayından sonra Ahmet Aras ile Serdar Gündoğ’un ilişkisi kırgınlık görüntüsü taşımıyordu. Yani ne yüz çevrildi, ne mesafe kondu. Eğer öyleyse, bugün dilekçe verilecek kadar sert bir çıkış neden şimdi yapılıyor?

CHP kulislerinde yükselen soru

Sonuçta ortaya çıkan tablo, tam anlamıyla “at izi, it izine karıştı” dedirten bir karmaşa. Aynı gerekçeler için iki farklı tavır, kongrede görmezden gelinen bir isim, sonrasında patlayan bir kriz…

Ve bugün CHP’liler arasındaki kulislerde herkesin dilinde aynı cümle var:
“Kime inanacağız?”

Genel siyasete yansıması

Bodrum’daki bu kriz, sadece bir ilçe tartışması değil; CHP’nin Türkiye genelindeki disiplin sorununun küçük bir yansıması. Parti içinde kişisel hesaplaşmalar kurumsal reflekslerin önüne geçtiğinde, güven kaybı sadece yerelde değil, genelde de büyüyor.

Genel Merkez bu krizi görmezden gelirse, yarın başka şehirlerde de benzeri tablolar yaşanır. Ve o zaman mesele yalnızca Bodrum’un değil, CHP’nin bütün Türkiye’deki inandırıcılığının sınavı haline gelir.

Kaybeden Bodrum ve Türkiye olur

CHP Bodrum kendi kendini tüketirken, eğer Genel Merkez hâlâ seyretmekle yetiniyorsa, kaybedilen sadece Bodrum olmayacak; yarın seçimlerde kaybedilecek olan, bütün Türkiye olacak.