Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk siyasetinde şimdiye kadar girdiği tüm genel seçimlerden zaferle çıkmış bir lider olarak eşsiz bir konumda yer alıyor. Ancak Türk siyasetinin teamülleri, her liderin kariyerinin bir noktada yenilgiyle sonuçlanması gerektiğini ortaya koyuyor. Erdoğan’ın olası bir seçimde aday olarak yenilgiyle siyasete veda etmesi, hem siyasetin doğasına uygun hem de Türkiye demokrasisi için anlamlı bir final olacaktır. Aksi takdirde, Erdoğan girdiği tüm seçimleri kazanan bir lider olarak ulaşılamaz bir konuma yerleşecek ve Türk siyaset tarihine rakipsiz bir figür olarak adını yazdıracaktır. Türk Siyasetinin Doğası: Yenilgiyle Gelen Veda Türk siyasetinde bugüne kadar her lider, kariyerinin bir noktasında bir yenilgi tatmıştır. Bu yenilgiler, yalnızca bir son değil, aynı zamanda siyasetin değişim ve yenilenme sürecinin doğal bir parçasıdır. Turgut Özal’dan Süleyman Demirel’e, Bülent Ecevit’ten Necmettin Erbakan’a kadar pek çok lider, kariyerlerinin sonunda halktan yeterli desteği alamayarak siyasi arenadan çekilmiştir. Erdoğan’ın da bu döngüye uygun bir şekilde, son bir seçimde yer alarak ve yenilgiyle siyasete veda ederek bu geleneksel süreci tamamlaması en doğal olandır. Girdiği Her Seçimi Kazanan Bir Lider: Eşi Benzeri Olmayan Bir Miras Eğer Erdoğan, girdiği tüm seçimlerden zaferle çıkmış bir lider olarak siyaseti bırakırsa, bu durum onu Türk siyaset tarihinde ulaşılmaz bir konuma taşır. Böyle bir veda, yalnızca Erdoğan’ın karizmasını ve liderliğini pekiştirmekle kalmaz, aynı zamanda Türk siyasi tarihine de yeni bir boyut kazandırır. Ancak bu durum, Türk siyasetinin değişim ve rekabet geleneği açısından farklı bir tartışmayı da beraberinde getirebilir. Çünkü bir liderin hiç yenilgi yaşamadan siyasetten çekilmesi, siyasetin doğal döngüsüne aykırı bir durum yaratır. Erdoğan İçin Doğal Final: Halkın Kararıyla Veda Erdoğan’ın, kariyerini halkın verdiği bir yenilgi kararıyla sonlandırması, yalnızca onun siyasi mirasını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda Türk siyasetinin demokratik olgunluğunu da gösterir. Böyle bir final, hem Erdoğan’ın liderlik sürecini tamamlar hem de siyasette rekabetin her zaman devam edeceği mesajını verir. Bu süreç, aynı zamanda Erdoğan sonrası dönemin dinamiklerinin de belirleyicisi olacaktır. Türk Demokrasisi ve Erdoğan’sız Seçimler Erdoğan’sız bir seçim, yalnızca AK Parti için değil, Türkiye siyaseti için de yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. Ancak bu dönüşüm sürecinin, Erdoğan’ın halkın verdiği bir yenilgiyle siyaseti bırakmasıyla gerçekleşmesi, hem daha anlamlı hem de daha demokratik bir sonuç olacaktır. Erdoğan’ın bu kararı alması, liderliğini yalnızca zaferlerle değil, aynı zamanda halkın iradesine saygıyla da tanımlayacaktır. Sonuç: Erdoğan İçin En Anlamlı Veda Türk siyaseti, değişim ve rekabet üzerine inşa edilmiş bir gelenektir. Erdoğan, bu geleneğin en güçlü liderlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Ancak onun siyasi mirasının tam anlamıyla olgunlaşması için, diğer liderler gibi bir yenilgiyle siyasete veda etmesi kaçınılmazdır. Aksi takdirde, Erdoğan, girdiği tüm seçimleri kazanan ve ulaşılamaz bir figür olarak Türk siyaset tarihine adını kazıyacaktır. Bu nedenle, Erdoğan’ın siyasetteki son dönemi, halkın kararını kabullenerek veda ettiği bir süreç olmalıdır.
Tandoğan Uysal