Belediye, banka ve şehre giriş çıkışlardaki noktalarda vatandaşların ateşinin ölçülmesini önemsiyoruz ancak salgına karşı alınan güvenlik tedbiri için yeterli bir kriter mi öğrenmek isteriz.

Bir örnekleme yaparak konuyu açalım.

Vatandaş olarak bankaya gittiniz. Kapıda görevli tarafından ateşiniz ölçüldü. Bir sorun görülmeyip içeri alındınız. Sizden önceki vatandaşın da ateşinin de normal seyrettiği tespit edilerek içeri alındı.

Sonra banka içinde ateşlendi, ateşi normal olarak ölçülen siz bu kişiyle temas ettiniz.

Belki fazla ütopik bir teori geliştirmiş olabilirim ama öğrenmekte de fayda görüyorum.

Vücuduna bu illet girmiş vatandaşımız anında mı yüksek ateşli hale geliyor yoksa belli bir zaman diliminde mi oluşuyor bilmiyoruz.

Ya da hastalık her bünyede farklılık gösterebiliyor mu?

Bilmediğimiz için insanın aklına böyle şeyler gelebiliyor.

Bunu niye mi böyle değerlendiriyorum anlatayım.

Menteşe İlçe Emniyet ve Jandarma Komutanlığı ekipleri şehrin giriş noktasında bir dizi önlem amaçlı uygulama yapıyor.

Girişlerde araçlar durdurularak, sürücü ve araç içerisinde bulunan kişilerin ateşi ölçülüp, nereden nereye gittikleri soruluyor.

Ateş tespit edilenler bir kenara çekilip bekletildikten sonra tekrar ateşi ölçülüp duruma göre ya yoluna devam ettiriliyor ya da gerekli işlem başlatılmış oluyor.

Bu denetimleri haber merkezimizden genç muhabir arkadaşım Sinem Karakaya gözlemledi. Ancak Sinem’in bir tespiti de, durdurulan araçların çoğunluğunun İstanbul, İzmir, Aydın illerinin plakalarını taşıyan araçlar olduğuydu.

Hal böyleyken ister istemez aklımızda, endişe üreten düşünceler beliriyor.

Yani yaşamın neredeyse durduğu bir zaman diliminde ve herkese ‘evde kal’ çağrısı yapılırken, şehirler arası sirkülasyon hala devam ediyor.

Şehirlerarası seyahatlerin kısıtlanması ile özel araçlarla Güney bölgelerine bir akış olacağını öngörüyordum ve sanırım aynen de böyle oldu, olmaya da devam ediyor.

Umarım yanılıyorumdur. Kim bilir bu illere ait plakalı araçların günlük ticari hayattan kaynaklanan sirkülasyona ait olduğu da söylenebilir.

Ama böyle olması, bu durumu yine de kurtarmıyor.

Bunun için de soruyoruz; ateş derecesi güvenlik kriteri için yeterli mi, ya da belirleyici mi?

Alınacak önlemlerin en etkili olanının, girişlerin kapatılması uygulamasıyla sağlanabilecek olduğunu savunuyorum.

 Ya da ateş ölçmek yerine hızlı test uygulamasını geliştirsek nasıl olur?

En azından belli bir süre.