Bodrum Belediyesi Başkanı Tamer Mandalinci’nin kısa süre önce bir pide yapışına tanık olduk. Hem eli yatkın hem gönlü… 10/10 bir pide çıkardı.

Ama doğrusu ben onun pide yapışından çok, Bodrum’un dokusuna neler yapabileceğini merak ediyorum. Çünkü Bodrum’un bugün bir mimar başkana sahip olması, bu kent için yıllar sonra geçmişten gelen büyük bir şanstır.

Bodrum’un Kalbine Mimari Dokunuş Şart

TURİSTİN BODRUM’A ATTIĞI İLK ADIM**

Ülkemize gelen turistin Bodrum’da ilk gördüğü yer neresi?
Paşatarlası…

Yanında Şalvar Ağa, devamında Kumbahçe, oradan Bodrum çarşısı…
İşte tam da bu hat, Bodrum’un vitrinidir.

Bu nedenle bir Bodrum sevdalısı olarak söylüyorum:
Bu güzergâhın artık Bodrum’a yakışır bir estetikle yeniden ele alınması şarttır.

Bodrum’un merkez kimliğini taşıyan bu yolun;
modern, temiz, sade ama Bodrum’a özgü bir mimari dille yeniden tasarlanması,
kentin nefesini açacak, ruhunu parlatacaktır.

BODRUM BİR MİMAR TARAFINDAN YÖNETİLİYOR:

BU FIRSAT TEKRAR GELMEZ**

Tamer Mandalinci’nin seçilmesini bu yüzden önemli buluyorum.
Bir mimarın başkan olması, özellikle Bodrum gibi görselliği, estetiği ve mimari kimliğiyle anılan bir kent için bulunmaz bir nimettir.

Sahada dolaşan, Yalıkavak’ta, diğer beldelerde, Fen İşleri ekipleriyle birlikte çalışan, planlamayı yerinde gören bir başkan var karşımızda.

Kendisi seçimi kazandığından beri “sahaya inen başkan” görüntüsü verdi.
Bu kıymetli bir başlangıçtır.

Ama Bodrum merkezi için hâlâ bekliyorum.
Paşatarlası’nda bekliyorum.
Bir Bodrum severi olarak, açık bir çağrıdır bu.

AYNİKOLA’NIN IŞIKLANDIRILMASI GÜZELDİ;

ŞİMDİ SIRA MERKEZDE

Aya Nikola Kilisesi’nin ışıklandırılması için atılan adım çok olumlu bir hamleydi.
Demek ki istenileceği zaman yapılabiliyor.
O hâlde aynı özen ve vizyonun limandan çarşıya kadar uzanan hatta da uygulanması kaçınılmazdır.

Bugün Paşatarlası – Kumbahçe hattı, pazaryerlerindeki tentelere benzeyen görüntülerle geçiştiriliyor.
Oysa Bodrum merkezinin “pazar estetiği” ile anılması, bu kente yapılan en büyük haksızlıktır.

Bodrum bir Akdeniz kasabasıdır.
Bir tarih, bir kültür, bir yaşam tarzıdır.
Tenteler değil, tasarım ister.

BARLAR SOKAĞI ADI VAR, KENDİ YOK!

TEKİLACILAR SOKAĞI ÜRKÜTÜCÜ BİR GÖRÜNTÜ VERİYOR**

Eski Barlar Sokağı…
Bir zamanlar Bodrum’un hafızası, renkli gecelerinin simgesiydi.

Bugün?
Adı var, kendi yok.
Yerine ortaya çıkan Tekilacılar Sokağı ise tam bir varoş estetiği sunuyor.
Sanki “kurtarılmış bölge”!

Bodrum’un marka değerine yakışmıyor.
O eski ruh geri kazanılamaz mı?
O sokakta yeniden sanat, müzik, estetik ve güven bir arada yaşatılamaz mı?

Bu soruları Mandalinci’ye çok kez yöneltmek istedim.
Ne yazık ki ne bir dönüş aldım ne bir yanıt.

GAZETECİLİKTE DİYALOG EKSİKSE

YAZILAR MONOLOGA DÖNÜŞÜR**

Biz gazeteciler kamu adına sorarız, araştırırız, yazarız.
Hele ben Bodrum’dan 3.500 kilometre uzakta, hâlâ Bodrum için yazıyorsam,
bu kent için duyduğum sorumluluk zaten ortadadır.

Ama iletişim olmazsa yazılar tek yanlı kalıyor.
Monolog oluyor.

Gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş derler.
Bu yüzden bir sitem etmeme izin verin:

Tamer Mandalinci, zamanı geldiğinde bir gazeteciyi de aramalı.
Bu kentin geleceğini konuşmak sadece sahayla değil, fikirle de olur.

KUMBAHÇE VE PAŞATARLASI PLAJLARI:

SEZON GELMEDEN DÜĞMEYE BASILMALI**

Bu iki plaj Bodrum’un nefes aldığı, turistin izlenimini belirleyen en kritik alanlardır.

Gelecek sezon için bir düzenleme düşünülüyorsa bunun hazırlığı şimdiden başlamalıdır.
Yaz gelince apar topar yapılan geçici hamleler Bodrum’a yakışmaz.

Bir işletmeci olarak, bir gazeteci olarak, bir Bodrumlu olarak söylüyorum:
Bu iki plajın düzeni kent estetiğinin omurgasıdır.

BODRUM İÇİN YAZIYORSAK, BODRUM İÇİN KONUŞMAK DA HAKKIMIZDIR**

Ben uzaktayım ama kalbim Bodrum’da.
Her gün yazıp çiziyorsam, bu şehrin bugününü ve yarınını önemsediğim içindir.

Bu nedenle,
Tamer Mandalinci’nin de zamanı geldiğinde beni aramasını, Bodrum’u birlikte konuşmamızı hak ettiğimi düşünüyorum.

Bodrum hepimizin…
Ve biz Bodrum’u daha güzel görmek için yazmaya devam edeceğiz.