Saburhane Zamanın İçinde Saklı Bir Mahalle

Muğla’yı bilenler için Saburhane sıradan bir mahalle değildir. Hele ki Muğla'nın dar sokaklarında birkaç kez yürümüş, eski taş evlerin gölgesinde serinlemiş biriyseniz, Saburhane sizin için sadece bir yer değil, bir zaman kapsülüdür.

Saburhane, Muğla merkezde yer alan, Osmanlı’dan günümüze miras kalan tarihi dokusuyla adeta şehrin kalbi gibidir. Adını, Osmanlı döneminde burada bulunan sabır taşı ve zindanlardan aldığı söylenir. Bir başka rivayete göre ise "saburhane" eski dönemlerde sakinlerinin sabrıyla tanınan bir bölgedir. Her halükarda, isminin bile bir hikâyesi var.

Bugün Saburhane’ye adım attığınızda ilk fark edeceğiniz şey, geçmişin bugüne nasıl sızdığıdır. Beyaz badanalı evler, cumbalı pencereler, daracık taş sokaklar... Hepsi zamana meydan okurcasına

ayakta. Ve her köşe başında, sanki bir dede masal anlatmak üzere sizi bekliyormuş gibi hissettirir.

Bu mahallenin bir başka güzelliği de, hala mahalle kültürünü yaşatıyor olmasıdır. Kapı önlerinde oturan teyzeler, sokaktan geçen herkese selam verir. Çocuklar eski usul oyunlar oynar; misket, saklambaç, sek sek... Sanki dijital çağ buraya pek uğramamış gibi. Bu doğallık, Saburhane’yi sadece tarihi bir mekân değil, yaşayan bir hafıza haline getiriyor.

Son yıllarda Saburhane’nin sokaklarında kafeler, sanat atölyeleri, küçük galeriler açılmaya başladı. Bu gelişme, mahallenin ruhunu öldürmeden ona yeni bir soluk getirdi. Gençler burada soluklanıyor,

sanatla iç içe vakit geçiriyor. Tarihin, kültürün ve modern yaşamın bu denli zarif bir biçimde iç içe geçtiği nadir yerlerden biri artık Saburhane.

Ama elbette her güzelliğin bir gölgesi var. Bu güzel mahallenin dokusu zarar görmeden korunabilecek mi? Artan ilgi, beraberinde kontrolsüz bir dönüşümü getirirse, Saburhane’nin o eşsiz karakteri kaybolabilir. Bu nedenle yerel yönetimlerin, mahalle sakinlerinin ve ziyaretçilerin bu alana hassasiyetle yaklaşması şart.

Saburhane, sadece bir mahalle değil; bir ruh, bir miras ve Muğla’nın kalbine atılmış zarif bir mühürdür. Bu yüzden her Muğlalının, hatta yolu Muğla’ya düşen herkesin, burada en az bir kez yavaş yürümesi, duvarlara sinmiş hikâyeleri dinlemesi gerekir.

Zira Saburhane, sabrın, tarihin ve mahalle olmanın ne demek olduğunu anlatır insana sessizce, usul usul, ama derinden.