TANDOĞAN UYSAL
Helal Olsun Kaymakam Ali Sırmalı’ya da!
Bir gazeteci için “helal olsun” demek kolay değildir.
Çünkü bizim sözümüzün ucunda yılların emeği, tecrübesi ve vicdanı vardır.
Bir işi överiz de, yeri gelince en sert eleştiriyi de yazarız.
İkisi yerinde olmazsa, ne yazının ne yazanın kıymeti kalır.
Geçen yazımda Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci için “Helal olsun” demiştim.
Bugün aynı sözü, gönül rahatlığıyla, Bodrum’un yeni kaymakamı Ali Sırmalı için kuruyorum:
Helal olsun Ali Sırmalı’ya da.
Bu cümlenin altı boş değil.
Bu cümle kişiye değil, yapılan işe yazılır.
Ben kimseyi pohpohlamam; pohpohlanmayı da sevmem.
Ki bu kişilerin buna ihtiyacı da yok.
Görünen hizmetin karşısında pohpohlanmaya değil, hakkın teslimine ihtiyaç vardır.
Sahada Görülen Bir Kaymakam
Kaymakam Bey geldiğinden beri geçtiğimiz aylarda önüme düşen fotoğraflara baktım:
Makam odasında değil, Bodrum’un sokaklarında…
Halkın içinde, muhtarların yanında, yerinde tespitlerle…
Geçtiğimiz aylarda:
-Bardakçı Koyu’nda yıllardır çürüyen binalar için kamu yararı gözeten adımlar,
-Muhtarlarla, mahallelerle, halkla doğrudan temas,
-Bodrum’a Fen Lisesi kazandırmak için sürecin başlaması…
Ve özellikle iki başlık var ki, onlar lafla değil işle ölçülür:
Geçtiğimiz günlerde:
Huzurevi için hayırseverlerle protokol imzalandı; yaşlılar unutulmadı.
Bağımlılıkla mücadele ve hükümlülerin topluma geri kazandırılması için projeler masaya kondu.
Bunlar kolay konular değildir.
Bu alanlara girebilmek emek ister, cesaret ister, biraz da vicdan ister.
O yüzden notumu düşüyorum.
Bodrum’da “Uyum” Adında Bir Nefes
Uzun zamandır bu kentte görmediğim bir tablo var:
Devletin kaymakamı ile belediyenin başkanı kavga etmiyor.
Aksine…
Fotoğraflar, etkinlikler, ziyaretler gösteriyor ki:
Ali Sırmalı ile Tamer Mandalinci
aynı karede, aynı amaçta, aynı masada buluşuyor.
Bir kentin kaderi bazen, tam da bu uyumda saklıdır.
Biri seçilmiş, biri atanmış.
Ama Bodrum söz konusu olduğunda, aynı noktada duruyorlar.
O nedenle gönül rahatlığıyla:
-Helal olsun Mandalinci’ye de.
-Helal olsun Ali Sırmalı’ya da.
-Helal olsun Bodrum’u gerçekten düşünenlere.
Bu Kalemin Bedeli Vardır
Kimi zaman soruyorlar:
“Bu kadar yazıyorsun, karşılığında ne alıyorsun?”
Cevabım net: Hiçbir şey.
Benim belediyede, devlette, makamda, torpilde, ihalede bir işim yok.
Benim çıkarım yok.
Bu yaştan sonra da olamaz.
64 yaşındayım.
Bir ayağım Avrupa’da, bir ayağım anavatanım Türkiye’de.
İki kültürü de, iki düzeni de gördüm.
Ama vicdanımın bastığı toprak Bodrum’dur.
İsveç’te olsam da düşüncem burada, Bodrum’da olsam da gözüm dünyadadır.
Ve açık söyleyeyim:
Yazı yazdığım için zarar gördüğüm bile olmuştur.
Faydayı geçtim, kaybımın olduğu zamanlar da vardır.
Bunu sineye çekiyorum; çünkü kalemi bırakmak, vicdanı bırakmak olur.
Benim kalemim kimsenin önünde eğilmez;
eğer eğilirse, o artık kalem değil, sus payıdır.
Benim tek derdim, doğruyu yazarak uyuyabilmektir.
Gerisi zamanın terazisine kalır.
2026’ya Girerken
Diliyorum ki;
-Ali Sırmalı’ya da olsun:
Başlattığı projeler sonuç versin, aldığı her karar Bodrum’un hayrına yazılsın.
-Mandalinci’ye de olsun:
Genç vizyonu somut karşılık bulsun; Bodrum’un geleceğine dair adımları güç kazansın.
-Bodrum’a da olsun:
Doğal güzelliği korunsun, insanı huzur bulsun; hizmet eden kazansın, sömüren kaybetsin.
Hepimize olsun:
2026; adaletin, huzurun, temiz bir sayfanın yılı olsun.
Herkese sağlık, bereket, huzur diliyorum.
2026; yüzleri güldüren, gönülleri ferahlatan bir yıl olsun.
Mutlu yıllar Bodrum.
Mutlu yıllar Türkiye.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.