Bodrum’da Temmuz ayı… Eskiden yerli ve yabancı turistin kol kola plajda güneşlendiği, barlarda sabahın ilk ışıklarına kadar eğlencenin sürdüğü zamanlar… Şimdi ise şezlonglar boş, barlar sessiz, esnaf ise kelimenin tam anlamıyla kan ağlıyor. “İngilizler gelmezse Bodrum biter” diyenler haklı mı çıktı?

İngiliz’siz Bodrum: Ne Lokma Tatlısı İş Yapıyor Ne Mojito

Esnafla konuşuyorum, gözler dolu dolu… “Bu kadar sessiz Temmuz hiç görmedik,” diyorlar. Bir işletmeci iç geçirerek ekliyor: “Eskiden İngiliz turist sabah kahvaltısında bile bira içerdi. Şimdi simit alana çay ikram ediyoruz, gene müşteri yok!”
İşin özeti şu: Bodrum’u Bodrum yapan sadece güneşi değil, İngiliz’in gölgede içtiği birasıymış meğer.

Alman Yok, Fransız Yok, İtalyanlar da Arayıp Sormuyor

Batılı turistler ortadan kaybolmuş durumda. Bodrum sokaklarında artık Fransız aksanı değil, “Fiyat çok pahalı abi” cümlesi yankılanıyor. Almanca menü bastıran restoran sahipleri ellerinde kalan broşürlerle hatıra defteri yapmayı düşünüyor.
İroni gibi ama gerçek: Turistin gitmesiyle “çok kültürlü Bodrum” şimdi “çok sessiz Bodrum” olmuş durumda.

Bir Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Vardı, Şimdi 400 Lira Borcu Var

Turistler artık hesaplı tatil yerine hesap sormayı tercih ediyor. İngiltere’de 3 sterline içilen bir kahvenin Bodrum’da 5 sterlin olması, üzerine bir de garsonun bahşiş beklentisi eklenince işler çığırından çıkıyor.
Bir İngiliz turistin ifadesiyle: “Ben Londra’da yaşarken Bodrum’a kaçardım. Şimdi Bodrum’da yaşasam Londra’ya tatile kaçarım.”

Enflasyon Yerliyi Döver, Turisti Kaçırtır

Yüksek enflasyon sadece yerli turisti değil, dövizle gelen yabancı turisti bile “vazgeçiriyor.” Eskiden dövizle zenginleşen işletmeler, şimdi dövizin düşüklüğü ve fiyatların şişkinliği arasında sıkışıp kalmış durumda.
İronik ama gerçek: Bodrum’da artık euro değil, müşteri arıyorlar!

Bodrum Esnafına Cansuyu: Ya İngilizler Döner Ya da Esnaf Dönerci Olur

İşletmelerde hayal kırıklığı büyük. Herkes bir mucize formülü bekliyor. “KDV düşsün, enerji indirimi gelsin, hatta İngiliz elçiliği devreye girsin” diyen bile var.
Bir bar sahibi şöyle diyor: “Eskiden happy hour (mutlu saatler) olurdu, şimdi ‘mutlu müşteri varsa saat fark etmez’ modundayız.”

Bodrum Gibi Bodrum Yok Ama…

Sokağın nabzı düşmüş, müzik sesinin yerini pos cihazının ötüşü almış. Ancak hâlâ umut var. Bodrum hâlâ Bodrum. Güneşi parlak, denizi mavi… Bir gün her şey eskisi gibi olur mu bilinmez ama şunu söylemek lazım:
“Bodrum gibi başka Bodrum yok… ama bu gidişle Bodrum’u da tanıyamaz hale gelebiliriz!”

Ey İngiliz, Fransız, Alman… Nerdesin Be Gülüm?

Belki de yapılacak şey net: Bodrum’da fiyatları normale çekmek, hizmet kalitesini artırmak, “turist gelsin” diye dua etmek değil, neden gitmediğini anlamak.
Ve esnafa bir tavsiye: Belki de bu yaz happy hour (mutlu saatler) değil, therapy hour (terapi saati) zamanı gelmiştir!

İyi tatiller Bodrum. Diren!

Tandoğan Uysal