TANDOĞAN UYSAL
Bu Bir Bodrum Sorunu Değil, Türkiye’nin Gerçeğidir!
Bu yaz Bodrum’da bir şeyler eksikti. Güneş yine parlıyordu, sokaklar yine kalabalıktı, mekanlar açıktı ama kasalar boştu. Bodrum yine doluydu — ama harcamayan, sadece bakan, fiyatlara göz gezdirip geri dönen insanlarla doluydu. İşte bu durum, yalnızca Bodrum’un değil, Türkiye’nin de resmidir.
Çünkü bu artık bir Bodrum sorunu değil; Türkiye’nin her sokağında, her esnaf tezgâhında, her tatil beldesinde yaşanan ekonomik gerilemenin özetidir. Ve hepimiz bu tabloyu yaşıyoruz: Ne yerli turist harcayabiliyor, ne yabancı turist geliyor. Bu çöküşün adı ne “lahmacun 500 TL” manşetleriyle açıklanabilir, ne de “mevsim kötü geçti” diyerek geçiştirilebilir.
Dört Yılda Sıfır Ekledik, Ama Halkın Cebine Değil Etikete
Sahibi olduğum pizza işletmesinde 2021 yazında en ucuz pizzamız 30 TL, en pahalısı 60 TL idi. Aynı tarif, aynı malzeme, aynı taş fırın. Bugün bu fiyatların sonuna bir sıfır eklendi. En ucuz pizza 300, en pahalısı 600 liraya dayandı. Maliyet mi? Evet. Döviz kuru mu? Evet. Ama asıl mesele şu: Bu artışın karşısında halkın geliri yerinde saydı.
Ve burada mesele sadece pizzaysa, sorun küçük. Ama aynı artış kira etiketinde, market rafında, elektrik faturasındaysa işte orada durup düşünmek gerekiyor. Çünkü Bodrum’daki fiyat artışı, Türkiye’deki geçim krizinin sadece turistik bir yansımasıdır.
Fahiş Fiyat Algısı Değil, Gerçeğin Ta Kendisi
Bir zamanlar medyada “Bodrum’da lahmacun 500 TL” haberleri çıkardı. O zamanlar bu algıya karşı çıkardık. Ama şimdi işler değişti. O haberler artık sadece karalama değil; sahadaki gerçeğe dönüştü. Bu durum ne yazık ki Bodrum’un marka değerine zarar verdiği gibi, Türkiye’nin fiyat/performans ülkesi imajını da zedeledi.
Yabancı turist artık İspanya’ya, Yunanistan’a yöneliyor. Çünkü orada kaliteye uygun fiyat var. Türkiye ise “ucuz ülke” avantajını kaybetti ama kaliteli ülke algısını da yerleştiremedi. Yani ikisinin arasında sıkıştık kaldık.
Kalabalık Var Ama Harcayan Yok: Bu Bir Alarmdır
Sokaklar dolu, restoranlar açık, konserler yapılıyor. Ama herkesin dilinde aynı cümle: “Millet geliyor ama harcamıyor.” Çünkü artık vatandaş fiyat tabelasına bakıp sadece fotoğraf çekiyor. Menüye bakan kişi 5 yıl önce oturup sipariş verirdi, şimdi sessizce uzaklaşıyor.
Bu, sadece Bodrum’un değil; İstanbul’un, Antalya’nın, Kapadokya’nın da gerçeği. Çünkü mesele destinasyon değil, cebin boşluğu.
Çözüm Sadece Bodrum İçin Değil, Türkiye İçin Üretilmelidir
Eğer biz Bodrum için bir çıkış arıyorsak, bu çıkışın temelinde Türkiye’nin ekonomik dönüşümü olmalıdır. Kültürel miras, yerel üretim, turizmde sürdürülebilirlik, esnafı yaşatma vizyonu — bunlar tek başına bir kenti değil, ülkeyi de ayağa kaldırır.
Ama önce bir gerçeği kabul edelim: İnsanların harcayacak parası kalmadı. Maaşlar, enflasyonun çok gerisinde kaldı. Artık bu döngü kırılmadan, hiçbir kent turizmi toparlayamaz.
Bu Çağrı Bodrum’dan Yükseliyor Ama Türkiye’ye Yöneliktir
Sayın Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a, yerel yöneticilere, sivil toplum kuruluşlarına ve sektörde emeği olan herkese sesleniyorum:
Gelin, Bodrum’u birlikte ayağa kaldıralım. Ama sadece Bodrum’u değil, onun üzerinden Türkiye’yi de yeniden nefes alır hale getirelim.
Fiyatlarla mücadele sadece denetimle değil, sistemsel reformla yapılır. İnsanların kazandığı parayla tatil yapabildiği, esnafın işini sürdürebildiği, turizmin tüm halkalara fayda sağladığı bir yapıyı kurmak zorundayız.
Unutmayın: Türkiye’nin Bir Tane Bodrum’u Var
Ve bu Bodrum, sadece deniziyle, koylarıyla değil; kültürüyle, müziğiyle, işletmeleriyle, hikâyeleriyle bir bütündür. Kaybedilirse sadece bir tatil beldesi kaybedilmez. Bir değer, bir umut, bir yaşam tarzı kaybolur.
Eğer bugün sesimizi yükseltmezsek, yarın tabelalardaki fiyatlar değil; o tabelaları indirecek işletmeler konuşulacak.
Bodrum için çıkış arıyoruz. Ama o çıkış Bodrum’dan değil, Türkiye’nin ta kendisinden geçiyor.
Tandoğan Uysal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.