31 Mart yerel seçimleri, AK Parti için son yılların en büyük siyasi kaybı olarak kayıtlara geçmişti. Haritalar kırmızıya boyanmış, CHP yerelde tarihi bir zafer kazanmıştı. Ancak siyasette bazen kaybettiğiniz yer, geri dönmek için en iyi başlangıç noktasıdır. Ve bu noktada, 24 yıldır tek başına iktidarda olan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki üstün dehalığı devreye girdi.

Aradan geçen 18 ayda, sandıkta kaybedilen belediyelerin bir kısmı masa başında geri alındı. Tam 56 belediye başkanı, çeşitli temaslar, ikna süreçleri ve siyasi manevralar sonucunda AK Parti saflarına geçti. Böylece seçim gecesi değişen Türkiye haritası, yeniden Erdoğan’ın siyasi stratejileriyle şekillendi.

CHP’nin Zaferi Sessizce Eriyor

Seçim gecesi CHP’nin il ve ilçe örgütlerinde yaşanan zafer coşkusu, bugün yerini derin bir sessizliğe bıraktı. Çünkü masa başındaki hamleler, sandığın ortaya koyduğu tabloyu adım adım değiştiriyor. CHP’nin kazandığı belediyeler, kendi başkanlarının tercihiyle birer birer rakip partiye geçiyor.

Satranç Tahtasında 56 Taş

Bu tabloyu sadece parti değiştiren belediye başkanları olarak görmek eksik olur. Bu, adeta uzun soluklu bir satranç oyunu. Erdoğan, oyunu tek hamlede değil, 18 aya yayılan bir stratejiyle oynadı. Önce taşları korudu, sonra kritik hamlelerle rakibin savunmasını düşürdü. Nihayetinde 56 taş birden yer değiştirdi.

Seçmen İradesi Tartışması

Bu süreç, doğal olarak etik tartışmaları da beraberinde getirdi. Seçmenin oyuyla göreve gelen bir belediye başkanının, siyasi rotasını değiştirmesi meşru mu? Yoksa bu, seçmenin iradesine karşı işlenmiş bir siyasi suç mu? Cevap, kime sorduğunuza göre değişiyor. Ama gerçek şu ki, Türkiye siyasetinde artık sandık sonucu tek başına yeterli olmuyor.

Siyasetin Yeni Normali

31 Mart’tan sonra yaşananlar, belki de önümüzdeki yılların siyasi pratiğini özetliyor: Sandığı kazanmak kadar, sandık sonrası masa başını da yönetmek… Erdoğan’ın üstün siyasi zekâsı, bu yeni dönemin kapılarını çoktan araladı. CHP ise hâlâ seçim gecesinin sarhoşluğundan uyanmaya çalışıyor.

Siyasette bazen en büyük hamle, rakibi yenmek değil; onun kazandığını sessizce kendi hanene yazdırmaktır. Erdoğan, bunu bir kez daha yaptı.