Demek ki Tamer Mandalinci’nin Ankara temaslarına olumlu yanıt verilmedi ki, kendisinden bu konuda bir açıklama gelmedi. Ben de konuyu yakından takip eden bir gazeteci olarak kendisine yazdım ancak henüz bir yanıt alamadım.

Mandalinci’nin Mücadelesi ve Ankara’nın Sessizliği

Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, seçim sürecinde verdiği sözleri yerine getirmek için yoğun bir çaba sarf ediyor. Bunlardan biri de Turgutreis’te yapımına başlanan Sahil Güvenlik Limanı inşaatına karşı verdiği mücadeleydi. Mandalinci, yerel halkın itirazlarını dikkate alarak Ankara’ya gitti, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde, projenin bölgeye vereceği olası zararları ve halkın rahatsızlığını dile getirdi.

Ancak gelinen noktada, Mandalinci’nin tüm girişimlerine rağmen Ankara’dan herhangi bir olumlu yanıt verilmediği anlaşılıyor. Çünkü eğer olumlu bir gelişme olsaydı, Başkan Mandalinci bunu kamuoyuyla paylaşırdı.

Ankara’dan Yanıt Yok, Sahil Güvenlik Limanı Hızlandırıldı

Bu süreçte dikkat çeken bir diğer nokta, Mandalinci’nin Ankara’da bakanlarla görüşmeler yaptığı sırada, Turgutreis’teki liman inşaatının hızlandırıldığı oldu. Yani Mandalinci’nin tüm çabalarına rağmen proje ilerlemeye devam etti. Bu da gösteriyor ki, merkezi yönetim yerel iradenin ve halkın sesini dikkate almadan süreci işletiyor.

Üstelik bu inşaatın Yargıtay aşaması olsa da devlet “Ben bildiğimi okurum” diyor. Bodrum Turgutreis’te, devletin “Benim dediğim olur” anlayışı bir kez daha yaşama geçti.

Atı Alan Üsküdar’ı Geçti!

Turgutreis halkı ne kadar istemese de bir Sahil Güvenlik Limanı’na kavuştu. Artık buna alışmak ve kabullenmek zorunda kalacaklar gibi görünüyor. Çünkü başka bir alternatif bırakılmadı.

Devlet bir kez daha gösterdi ki, yerel halkın ne düşündüğü, hukuki süreçlerin nasıl ilerlediği çok da önemli değil. Karar alındı mı, uygulanır. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Türkiye böyle çalışıyor!

Bodrum’un yerel yönetimi, halkın taleplerini ve endişelerini dile getirmeye devam edecek mi? Yoksa merkezi yönetimin kararları karşısında geri adım mı atılacak? Bu soruların yanıtını önümüzdeki süreçte hep

birlikte göreceğiz.