Siyaset toplum için vardır; ama Türkiye’de siyaset, toplumun sorunlarını çözmek yerine onları derinleştiriyor. Asıl kriz, ülkeyi yönetenlerin zihniyetindedir.

“Siyaset, erdemin değil çıkarın oyunu hâline geldiğinde, toplum kaybeder.”

Siyaset, bir toplumun sorunlarını çözmek, adaleti ve refahı sağlamak için var edilmiştir.

Ne yazık ki Türkiye’de bu işlev çoktan tersine dönmüş durumda. Bizde siyaset, çözüm değil sorun üreten bir alan hâline geldi.

Sorunları Çözmek Yerine Yeni Sorunlar Üretiyorlar

Türkiye’de siyaset dili, kutuplaşma ve rekabet üzerine kurulu.
Meclis görüşmelerine bakın; çözüme değil, karşı tarafı yıpratmaya odaklanmış bir anlayış hâkim.

Her seçim öncesi “yeni bir başlangıç” vaat edilir, ama değişen sadece söylemler olur.
Sorunlar kalır, koltuklar değişir.
Halkın sabrı azalırken, siyasetin inandırıcılığı da tükeniyor.

Temsiliyet Krizi Derinleşiyor

Bugün Türkiye’nin önündeki en büyük engel, siyasi iradeyi temsil eden kişilerdir.
Toplumun değil, partilerin çıkarlarını gözeten bir temsil anlayışı yerleşti.
Meclis artık ortak aklın değil, kavgaların ve şovların sahnesi.

Temsil ettiği halktan kopan siyaset, halkın sorunlarını duyamaz.
Bugün yaşadığımız tam da budur.

Devlet Yönetimi Şirket Disipliniyle Olmalı

Eğer Türkiye, bir şirket gibi yönetilseydi, veriye, performansa ve denetime dayalı bir sistem kurulabilseydi, en azından bu siyasi krizlerden kurtulmak mümkün olabilirdi.

Çünkü şirket yönetimi duyguyla değil, akılla yapılır.

Orada liyakat, hesap verebilirlik ve sonuç odaklılık vardır.

Bizde ise bunların yerini partizanlık almış durumda.

Bu nedenle Türkiye, bu mevcut siyaset tarzıyla, kendi önündeki en büyük engeli aşamaz.

Siyaset Yenilenmeden Türkiye Yenilenemez

Ekonomi, eğitim, adalet, dış politika…
Tüm bu alanlardaki krizlerin kaynağı aynı kökten geliyor:

Siyaset anlayışının yozlaşmasından.

Gerçek bir yenilenme, siyasetin yeniden halk için siyaset anlayışına dönmesiyle başlayabilir.

Aksi hâlde, ülke aynı kısır döngüde dönmeye devam eder

Ve sonunda, halkın siyasete olan güveni tamamen yok olur. İşte Türkiye bu noktadadır.