Dünyada, ölümünden 87 yıl sonra hâlâ aynı anda duran, başını eğen, gözleri dolan tek ulus Türk milletidir.
Her yıl 10 Kasım sabahı saat dokuzu beş geçe, bu milletin yüreğinde zaman durur.
Motorlar susar, şehir sessizleşir, gökyüzü bile bir anlığına nefesini tutar.
O bir dakikalık sessizlik, aslında bir milletin hafızasıdır.
Bir Dakika, Bir Asırlık Minnet
Her 10 Kasım’da o saygı duruşunda duran milyonlar, sadece bir lidere değil, bir fikre saygı gösterir:
Özgürlüğe, bağımsızlığa, akla, bilime, çağdaşlığa…
Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bir ulusun küllerinden doğuşunun sembolüdür.
Bu nedenle o bir dakikalık duruş, bir yas değil; bir teşekkür, bir selam, bir minnettir.
Atasına ve Cumhuriyetine Bağlı Bir Ulus
Türk ulusunun her 10 Kasım’da gerçekleştirdiği o 1 dakikalık saygı duruşu, sadece Atasına değil, onun bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ne olan sarsılmaz bağlılığın da ifadesidir.
Bu duruş, geçmişe saygının geleceğe inançla harmanlandığı bir andır.
Her yıl aynı dakikada, aynı kararlılıkla duran 86 milyon insan,
“Biz buradayız, emanetin emin ellerde” demektedir.
Sessizliğin En Yüksek Sesi
Bir dakikalık sessizlik…
Ama o sessizlikte milyonlarca kalbin aynı anda attığı bir ritim vardır:
Cumhuriyetin ritmi.
O sessizlikte ne kadar çok söz, ne kadar çok duygu, ne kadar çok sadakat gizlidir.
Dünyada hiçbir ulus, bir liderine bu kadar uzun soluklu, bu kadar içten bir vefa gösterebilmiş değildir.
Helal Olsun Bu Millete
Helal olsun bu millete…
Çünkü onlar, her 10 Kasım’da zamanı durdurarak, bir ömrün büyüklüğünü sessizlikle anlatıyorlar.
Atasına, Cumhuriyetine ve özgürlüğüne sahip çıkan bu halk,
her yıl yeniden “Yolun yolumuzdur Paşam” demeyi sürdürüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.