Süleyman Akbulut

Süleyman Akbulut

DEVLET, VATANDAŞTAN ÖNCE NORMALLEŞMİŞ BİLE…

DEVLET, VATANDAŞTAN ÖNCE NORMALLEŞMİŞ BİLE…

Sürekli eleştiren pozisyonunda yazılar kaleme almayı inanın ben de çok istemiyorum.

Doğru yapılanlardan söz etmek, o doğruları ayakta alkışlamak istiyorum ama gelin görün ki “doğru yapılan iş mi yok” desem, “yoksa doğru yapılan iş var da bilgi aktarımı mı zayıf” desem bilemiyorum.

Açıkçası olup bitenleri duyup, görüp, öğrendikçe anlamakta da güçlük çekiyorum.

Yanlış olanlar da önümüze önümüze, gözümüze sokarcasına getiriliyor adeta.

Bir kere basın mensubu olarak bir şeyi merak ediyorum.

Bir yandan konunun uzmanları tarafından, coronavirüs salgınında vaka sayılarımızın artış gösterdiğinden söz ediliyor, bir yandan bu nedenle vatandaşın dikkatli olması telkininde bulunuluyor, bir yandan kontrollü normalleşme kararı alınıyor, bir yandan bakıyorsunuz bu normalleşme, kontrollüden günlük normalleşmeye dönüşmüş bile.

Hem de devlet memurlarınca.

Hadi vatandaş zaman zaman bu normalleşmede kantarın topuzunu kaçırıyor anlıyorum da, ya devlet kurumlarımıza ne demeli?

Hata götürmez pozisyondaki mecralar olan kurumlardan söz ediyorum.

Bu duruma bağlı olarak da, bizim bünyemizdeki gazetelerimizden birisinde yer alan bir haberden söz etmek istiyorum.

Haberin başlığı: “Huzurevinde Nevruz Kutlandı”

Şaştım kaldım.

Ayrıca, Muğla Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün organizasyonuyla düzenlendiğini öğrendiğim etkinlik için kurumların gözdesi ajansların muhabirleri çağrılmış ama nedense o muhabirlerin haberlerinin abonesi olan yerel gazetelerde yer almadığını gördüm.

Demek ki ya haber değeri görmemişler, ya da pandemi nedeniyle hassasiyet göstermişler.

Haber, bizim bünyedeki Muğla Haber Gazetesinde ele alınmış ama etkinlik boyutuyla.

Yani ajans muhabirlerinin hassasiyet göstermiş olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurduğum ‘pandemiye rağmen’ ayrıntısıyla konu edilmemiş.

Bu yönüyle kendi bünyemizden çıkan haberi de eleştirmiş olayım.

Haber şöyle:

Muğla Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nce 18-24 Mart Yaşlılar Haftası ve Nevruz Bayramı dolayısıyla Abide H. Nuri Öncüer Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde etkinlik düzenlenerek, kazanlarda keşkek dövüldü.

Aman da aman ne güzel.

O zaman dünya evine girmeye hazırlanan gençler de düğün merasimlerini ertelemesinler. Kazanlar kurulsun, keşkekler dövülsün.

Haber, “Etkinlikte Yörük-Türkmen Kültürü ile birlikte keşkek, çadır, müzik, yöresel gösteriler ve yöresel yemekler çerçevesinde yapıldı” şeklinde de devam ediyor.

Fazlasına değinmeye gerek yok.

Anlayacağınız yaşlıların yaşadığı huzurevine adeta bir panayır ve düğün kurulmuş, etkinliğe katılan devlet yetkilileri de bir güzel eğlencenin ortasındaki yerlerini almışlar.

İşin tuhafı etkinlikte yaşlılar yok. Yani fotoğraflara baktığımda yaşlıların katılmadığı bir Yaşlılar Haftası düzenlenmiş görüntüsü var.

Eee o zaman gerek var mıydı? Tartışılır.

Biz bu tür işleri, “Dostlar alışverişte görsün” deyimiyle örnekliyoruz.

Bildiğin düğün yapılmış huzurevi bahçesinde.

Kıl çadırlar kurulmuş, ikramlar dağıtılmış, Muğla Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürüne kınalar yakılmış, temsili gelinler oluşturulmuş, huzurevi çalışanlarına yöresel kıyafetler giydirilmiş, zeybekler oynanmış, kısacası vur patlasın çal oynasın bir etkinlik düzenlenmiş.

Hem de pandemi döneminde.

Hem de vatandaşa dikkatli olmaları telkininde bulunup, hatta vatandaşa ceza yazan devletin yetkililerinin katılımıyla.

Ne diyelim neşeniz, eğlenceniz daim olsun.

Bu salgın sadece vatandaşa mı uğruyor?

Bu salgından en çok etkilenen zümre olan yaşlıların bulunduğu yerde kutlama yapmak ne kadar akılcı?

Bu kutlamanın yapılması çok mu elzemdi?

Bu sorular çoğaltılabilir.

Bakalım daha nasıl tuhaflıklar görüp, yaşayacağız?

Allah korusun yakında Coronavirüs testi pozitif çıkan bir yetkili ya da kurum çalışanı, kendini huzurevinde karantinaya alırsa hiç şaşırmayacağım.

Bu etkinliğin de bu örnekten hiçbir farkı yok çünkü…

Görülüyor ki; Devlet vatandaştan önce, çoktan normalleşmeye geçmiş bile.

Bu yazı toplam 894 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Süleyman Akbulut Arşivi
SON YAZILAR