Hasan Telli

Hasan Telli

Nasırlara Bastık Yine

Nasırlara Bastık Yine

Bizim yaptığımız iş aslında bir nevi Don Kişot’luk. Elimizde bir kalem yel değirmeni görünümündeki halkı kandıranlara, saman altından su yürütenlere, kimi zamanda toplum yararına çalışanlara engel koyanlarla savaşıp duruyoruz. Birçok keresinde de en hassas yerlerine dokunup sanırım bir miktar can da yakıyoruz ki o kadarda olacak. El ve ayakların herhangi bir yerinde oluşabilir. Farklı türde, farklı büyüklükte ve şekillerde ortaya çıkabilir. Deri sertleşmiş, duruma göre beyazımsı, kırmızı veya kahverengi halini almıştır. Yara kabuğunu andırır ama yara değildir. En ufak bir sürtünme tarifsiz bir acıya dönüşür. Yanlışlıkla meydana gelecek bir baskının bu tarifsiz acıya acı katacağını tahmin etmek de güç değil. Tıpta karşılığı ölü hücreler sonucu oluşmuş sert deri tabakası. Oluşmasının en önemli nedeni ise, yanlış ayakkabı seçimi. Nasır, bir tür hassasiyete sahip olmayı zorunlu kılar. Acı çekmemek için her an dikkatli olmak gerekir. Nasırın olduğu kısmın ayakkabıyla temassızlığını sağlamak, kazara bir baskıya maruz kalmaması için azami dikkat şart. Orhan Veli de dizelerinde bunlara yer vermişti aslında!

Hiçbir Şeyden Çekmedi Dünyada

Nasırdan çektiği kadar;

Hatta çirkin yaratıldığından bile

O kadar müteessir değildi;

Kundurası vurmadığı zamanlarda

Anmazdı ama Allah'ın adını,

Günahkarda sayılmazdı.

***

Hassasiyetin şiddeti zaaf nedenidir. Kişi neden aşırı hassasiyet gösterir? Korumak için. Neyi? Nasırı. Nasırına basılmasını istemez insan. Her tür müdahale acı verir çünkü. Bu nedenle tabir yerindeyse gözü gibi bakar nasırına, yani zaafına. Korur onu. Onu korumak bir anlamda acıyla arasına bir set çekmektir. Onu korumak kendini korumaktır. Ama bazen bütün hassasiyete rağmen, dikkate rağmen birilerinin o nasıra müdahalesine engel olunamaz. Fail bazen yanlışlıkla, çoğu zaman bile isteye müdahale eder. Nasıra basılmıştır artık. İşte böyle bir durumda gösterilen tepki de normal olmaz. Aşırı hassasiyet aşırı tepkiyi hazırlamıştır. Çünkü canı yanmıştır kişinin. Canı yanan kişinin tepkide ölçülü olması ise beklenemez. Nasıra yanlışlıkla basılması anlaşılabilir. Peki, o müdahalenin bile isteye yapılması? Bu da akıllara iki şeyi getirir: Ya nasır sahibi bir yerde yanlış yapmış, 'düşman'a zaafını göstermiş, sırrını vermiştir ya da zaafına rağmen meydan okumuştur. Birinci seçenek doğru ise, yanlışının bedelini ödüyordur. İkinci durumda ise, gösterilecek aşırı tepki meydan okumasını değersizleştirir, kişinin hamle hakkını elinden alır.

***

Son günlerde gündemimize giren kimi konular bunları düşündürttü bana. Etrafımızda o kadar çok nasırlı insan varmış ki her meydan okumalarında nasırlarını akıllarına getirmemiz farz oldu. Kimi zaman canlarının yanacağını bile bile o nasıra basmak yada nasıra basılmasına göz yummakla geçiyor günlerimiz. Bir nasır Kötekli’deki kaçak yapılar ve bu kaçak yapılar üzerinden elde edilen haksız kazançtı. Öyle bir nasırmış ki gelen tepki epeyce büyük oldu. Siyasi nasırlardan ise bahsetmeye gerek bile yok. Zira siyasetin küçük hesapları içerisinde her biri bir diğerinin nasırına basamak için köşe kapmaca oynuyor. Nasırı küçük olan kolayca kurtulup koltuk kapmak için koşturuyor.

Bu yazı toplam 1209 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR