Hane halkı gelirin sürekli düşmesi, gelir dağılımdaki adaletsiz ve haksızlıklar, Zengin ve fakir arasındaki aşırı dengesizlikler, toplumsal yozlaşma ve yolsuzlukların artması, yüksek enflasyon sonrası, temel ihtiyaç maddelerini bile, alamayacak bir duruma, halkın gelmesi gibi daha birçok ekonomik ve diğer sorunları, olumsuzlukları yazmakla bitiremeyiz.     

Toplumsal Adalet ve Hak azalırsa, toplumsal güven ve bunalımda her alanda artar.

Bizler görüşü ve düşüncesi ne olursa olsun, Adalet ve Hak temelinde, ilişkilerimizi düzenlemeliyiz. Toplumuzun her bir bireyine kadar, adaleti geliştirmeli ve birbirimize karşı hak konusunda, çok özen göstermeliyiz.

Türkiye’nin Faizli liberal Kapitalist sistemi, Adaletsiz, Haksız ve Liyakatsız bir sistem olduğu bilinmektedir. Bu sisteminkendi çıkarını önceleyen, kurumsal yapıları içersin de,adaletli bir siyasi yapı elbette beklenemez.

Kapitalist sistemin düzenlediği bir siyasi düzlemde, biat temelinde, haksızlıklara ses çıkarmayan yapısında, kendi düzensizliğini, haksız uygulamalarını, adaletsiz kurumsal yapılarını,elbette kendi çıkarı temelde oluşturmaktadır.

Ne acıdır ki, sistemin siyasi yapısının, biat temelde olması ile çoğu haksız uygulamalara karşı,haksız konularda, sessiz kalması, onca haksızlıklara ses çıkarılmaması, toplumumuzu, her alanda yozlaştırarak, bizleri ve insanlığı ne hale getirdiği ortadadır.

Birey ilişkilerde, hep menfaatin, çıkarın ön plana geçmesi, siyasi ve kurumlar düzlemde, bir birlerin ayaklarını kaydırması, yukarıdan aşağıya doğru, alışır bir hal aldı.

Bu yaşanan, yozlaşma durumları, değerlerimiz ile tamamen zıt kavramlar, olduğunu bildikleri halde, gördükleri halde,sistem içinde, haksızlıklar sanki normalmiş algısı ile yine olaylara karşı, her alanda, duyarsızlık yaşanmaktadır.

Faizli liberal Kapitalist siyasi yapı, mevcut siyasi yapının, finansının maliyetini, zenginlerden ve güçlülerden sağlaması, ister istemez, siyasetçilerin de onlara yani zenginlere, her alanda muhtaç kalmasına da, ortam hazırlar. Siyasi kararlarda, artık söz zenginlerdedir.

Siyasetçiler, bu faizli liberal Kapitalist sistemde, nasıl sermaye ve gücü, kendilerinde topladılarsa, aynı şekilde,siyasi yapılanmayı da, ona göre mevzuatlar ile kendi çıkarları temelde, inşa etmişlerdir. Kendi kurdukları bu siyasi sistem içinde, siyasetçilerinde, kendilerine destek karşılığında, bedel ödemesine,sistem altyapı ve zemin hazırlıyor.

Bu faizli liberal Kapitalist düzlemde ve sistemde, farklı fikir söylemlerolsa dahi, hangi siyasi parti, gelirse gelsin, sağ, sol ve orta ne ifade edilirse edilsin, kendi sömürü ekonomi sistemini, sabit bırakır.

Bu olumsuz durum karşısında, yine sistemi kuran, elit zenginler, hangi siyasi parti olduğuna bakmaksızın, siyasi fikir düşünce, onları etkilemez, aynı ekonomi sistem yapı ile sömürmeye devam ediyorlar. Sistem sürekli onlara hizmet eder.

Onlar Siyasi fikir ve düşünce temelinde, yüzlerce parti kurdurarak, İnsanları fikri ve düşünce temelde, halkı sürekli bölerler, aynı partileri sürekli yıllarca, birbirleri ile mücadele ettirirler. Yetmez sivil toplum örgütleri ile daha da toplumu ayrıştırarak, parçalamaya giderler.

Ancak ne hikmetse, kendilerine ait olan, tek olan sömürü faizli liberal ekonomi sistemini, seçime sokmazlar. Bu sömürü ekonomi sistemini istiyor musunuz? Ya da istemiyor musunuz? Diye, halka seçimle hiç sordurmazlar.

Sevgi Muhabbet ve Dua ile kalın İnşallah

“Dünyadaki tüm sömürü sistemlerin çökmeye başladığı bir zamanda, mazluma ve insanlığa sahip çıkan, Türkiye, elbet bir gün, kendi kadim özünden çıkan, Ahilik değerini, Vakıf Sistemini, daha Adil Bir Ekonomi Sistemini, Allah’ın (c.c) izniyle, tüm zorluklara rağmen, Türk Milletin sarsılmaz iradesiyle, elbette kuracak güçtedir.” 

NurHan Keleş