Laik Türkiye’ye Deniz Gören Bir Pencereden Bakmak
Bodrum’a karayolundan giriş yaptığınızda, sizi ilk karşılayan şey ne palmiye ağaçları ne begonviller ne de turist kalabalığıdır…
Sizi ilk karşılayan, Atatürk’tür.
Hem de dimdik duruşuyla, gözlerini ilerideki Cumhuriyet ufkuna dikmiş bir şekilde.

Neyzen Tevfik Caddesi boyunca dizilen o Atatürk posterleri, bir bakıma Türkiye’nin hâlâ nefes alabilen nadir soluk borularından biri olan Bodrum’un ruh hâlini yansıtır.
Bu caddede yürüyen biri için, Cumhuriyet hâlâ bir tabelada kalmamıştır; hala bir duruş, bir kimlik, bir yaşam biçimidir.
“Güneş Bodrum’da Bir Başka Doğar” Diyenlere Yanıt:
Evet, çünkü burada Cumhuriyet doğudan değil, tam gökyüzünden gelir.

Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin talimatıyla yerleştirilen bu posterler bir “gösteri” değil, bir aidiyet ilanıdır.
Bazıları bunu “göstermelik” bulabilir, ama kabul edelim:
Bu ülkede artık Atatürk’ün posterini bile asmak cesaret meselesidir.
Bodrum’un bir turizm markası olmasının ötesinde, laik Türkiye’nin vitrinidir.
Ve vitrininde hâlâ Mustafa Kemal Atatürk varsa, bu şehir sadece döner, plaj ve marinadan ibaret değildir.
Atatürk’süz Bodrum, Bodrum değildir
Bugün Bodrum’da Atatürk sadece bir portre değil,
bir sosyal tutum, bir kent vizyonu, bir gelecek özlemidir.
Burası “her şeyin serbest olduğu” bir tatil beldesi değil,
bazı değerlerin hâlâ serbestçe yaşandığı nadir şehirlerden biridir.
Ve evet, hâlâ bazı çocuklar Atatürk’ü bu şehirde öğreniyor,
bazı gençler onun ilkelerini burada hissediyor.
Bazı büyükler de onu unutmamaya direniyor.

Atatürk’ü duvara asmakla kalmayıp,
onu yüreğine de asan bu şehirde yaşayan herkesi,
özellikle de bu duyarlılığı kent kimliğine işleyen
Tamer Mandalinci’yi gönülden kutluyorum.
Ve bir hatırlatma:
Bodrum’a geldiğinizde denize değil, önce yukarıya bakın.
Orada Atatürk var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.