Hasan Telli

Hasan Telli

Medya Okur Yazarlığı

Medya Okur Yazarlığı

İlk başta okullarda okutulmaya başladığında birçok insan tepki göstermişti. Medya okur yazarlığı da neymiş. Cyle her şey için okuyup yazmak farklı mı diyerek tepki gösteriyorlardı. İlk ve orta öğretimde seçmeli ders olarak verilen Medya Okuryazarlığının ne kadar önemli olduğunu herkes yavaş yavaş anlamaya başladı.

***

Medya okuryazarlığının ne olduğuna dair çeşitli tanımlar var. Temel olarak medya okuryazarlığı çeşitli biçimlerde mesajlara ulaşma, analiz etme, değerlendirme ve iletme yeteneğidir. Brüksel Deklarasyonu’na göre, medya okuryazarlığı, medyaya ulaşabilme yeteneği, medyanın ve medya içeriğinin farklı taraflarını anlamak ve değerlendirmek ve farklı bağlamlarda iletişimler yaratmaktır. Medya okuryazarı; medyada yeniden kurgulanan iletileri ayırt edebilen ve algılayabilen, onunla ilgili yorumlarda bulunabilmek için ayrı bir beceri, altyapı bilgisi ve eğitsel organizasyon gerektiren bir eğitim sürecinin sonucu olarak medya yetkini sıfatını hak eden kişiyi betimleyen bir terim olarak algılanabilir. Bir başka görüşe göre de medya okuryazarı, basılı ve elektronik medyayı çözmek, değerlendirmek, analiz etmek ve üretmek yetilerine sahiptir.

***

Bu genel yetilere sahip olmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralayabiliriz, Medyayı akıllı ve etkili bir biçimde kullanmaktır, medya endüstrilerinin siyasi görüşü, gelişmesi, ekonomik tabanı ve idari yapısı konusunda bilgi sahibi olmaktır, farklı kaynaklardan gelen bilginin doğruluğunu değerlendirmektir, medyanın bireylerin ve toplumun inanç, tavır, davranışlar ve değerler üzerindeki etkisinin bilincinde olmaktır, demokratik bir biçimde değişik medya kanalları yoluyla etkili iletişim kurmaktır.

***

Sosyal medyanın giderek etkinliğini artırmasına karşın, enformasyon-haber alma kaynağı ve vakit geçirme-eğlence aracı olma konusunda, televizyon halen üstünlüğünü korumaktadır. Televizyonun ilk yıllarından beri yapılan araştırmalar, yayınlarda yer alan mesajların çeşitli mekanizmalarla izleyiciyi etkilediğini ortaya koymaktadır. Televizyon haberleri ile, yetişkinlerin dünyasına ait, toplumsal hayattaki her türlü enformasyon, dolayısı ile dünyanın yaşadığı yaygın şiddet, olumlu ve olumsuz her haber ve olay, evlerimize, oturma odalarımıza ve çocuklarımıza erişmektedir. 2004 Eylül ayında yayınlanan bir bilimsel araştırma çocukların en çok televizyon izlediği saatlerde (hafta içi 16: 00-21:30, hafta sonu 09:00-21:30) yayınlanan filmlerdeki fiziksel, sözel ve psikolojik şiddet oranının yüzde 33 düzeyinde olduğunu göstermektedir. Sözü edilen araştırmanın, televizyonun en çok izlendiği saatlerde yayınlanan filmleri kapsadığı bildirilmektedir. Haber bültenlerinin, yarışmaların ve özellikle spor programlarının araştırmanın kapsamına alınması halinde ortaya çıkabilecek sonuçlardan endişe edilmelidir. Şiddet, yaygın bir sosyal problem olarak dünyanın her yerinde ve yaşamın her alanında karşımıza çıkmaktadır.

***

2004 yılında endişe duyulmaya başlayan bu durum sadece çocukları değil yetişkinleri de etkiledi. Kendisi gibi düşünmeyen, yada kendi düşüncelerini yansıtmayan herkese ve her şeye eline geçirdiği farklı mecralarla bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olurcasına eleştirmekten de geri kalmıyorlar. Geldiğimiz bu noktada herkes herkesi eleştiriyor ama gel sen yap da bir bakalım denildiğinde farklı bahaneler üreterek argo tabirle sıvışıyorlar. Hayat boyu öğrenme merkezlerinde öncelikli olarak kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan yöneticilerden başlayarak toplumun her kesimine MEDYA OKUR YAZARLIĞI’nın okutulması şart.

Bu yazı toplam 1186 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR