Şimdi sadece başlığı okuyarak yazının gidişatı hakkında kendilerince fikir yürütmeye başlayanları düşünüyorum acaba nereye bağlarlar başlığı. Algıda seçicilik vardır işte bu seçicilikten de kaynaklı herkesin farklı çıkarımlar yapması gayet normal. İlk çıkarım sanırım AK Parti kadrolarından gelecek ve bakın bizde metal yorgunluğu yok fırtına gibiyiz diyecekler. Muhalif AK Parti kadroları da fırtına ile tüm metaller ağır hasarlı değişmesi gerekiyor çıkarımlarını yapacak. Muğla’da yaşayan ancak kent hafızası olmadığı için geçmişten geleceğe Muğla’yı bilmedikleri için bunu bir türlü Muğla ile birleştiremeyip anlamsız bir başlık ve anlamsız bir yazı olarak görecekler.

***

2004 yılında Orkun Uçar ve Burak Turna tarafından yazılan, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye saldırmasını konu alan politik kurgu tarzında 302 sayfalık bir roman olan “Metal Fırtına” epeyce süredir Hollywood filmlerinde Amerikalılara yapılan tarzda kahramanlık öyküleri ile toplumu diri tutmak adına yazılmış bir roman gibiydi. Irakta başlayan bir savaşın bizim ülkemiz topraklarına kadar ilerleyerek neredeyse tüm şehirlerimizin savaşın cephesi haline gelmesi ve finalde de bir kahraman Türk’ün ABD’de nükleer bomba patlatma tehdidi ile biten bir roman. Metal fırtına bu ilk kitabı ile kalmadı bizim toplumumuz kahramanlık hikayelerini sever yıllarca Fatih’in fedaisi Kara Murat serilerini sıkılmadan izleyen Türk toplumu Metal Fırtına’ya da aynı ilgiyi gösterdi ve kitap seri haline geldi. Ardı ardına çıkan seri kitapların sonuncusu Metal Fırtına 7 oldu. Metal Fırtına 8 de yazım aşamasında.

***

İyide Metal Fırtına gibi Muğla ne demek? Muğla’da da son dönemde metal fırtına özentili hikayeler yazılıyor. İşin ilginci bu hikayeleri yazanlar Muğla yapısını bilmeyen ve hatta Muğla’yı tanımayan insanlar diyebilirim. Birçok komplo teorisi üzerinde duruluyor. Beklide 15 Temmuz sonrası ülke genelinde herkesi etkileyen komplo teorileri hastalığı gibi. Aslında bunların alt yapısı daha önceden farklı şekillerde hazırlandı. Ülkenin en çok turist ağırlayan üçüncü ili olan Muğla’yı devletin kendi kurumu güvenli olmayan illerin başında gösterdi. Sözüm ona Türkiye İstatistik Kurumu nereden ve nasıl veri topladı ise hiçbir terör olayı olmayan ili en güvensiz il ilan etmişti. Dönemin Muğla Valisi Amir Çiçek ve yerel yöneticileri bile hayrete düşüren çalışmanın verdiği zararı temizlemek pek kolay olmadı derken 15 Temmuz gecesi il genelinde bir olay olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast için gelen timim yakalanması sürecinde de Muğla güvenliği tartışılır duruma geldi. Geçtiğimiz yıl boyunca emniyet ve jandarma ekiplerince birçok operasyon yapıldı. Terör örgütlerinin Muğla’da var olma çabalarının önü kesildi.

***

Hal böyle ikin alınması gereken önlemler de vardı. Ancak benim düşünceme göre Valilik bahçe duvarına yapılan iki metrelik metal parmaklıklar bu önlemlerden olamaz diye düşünüyorum. Zira yakalanan teröristlerden birinin paramotor eğitimi aldığını biliyoruz. Böyle eğitim alan biri yerden iki metre yüksekten uçmayacağına göre parmaklık bir işe yaramaz. Canlı bomba olarak saldırmak istese parmaklıkla uğraşmaz kapıdan girer geçer. Tünel kazarak gelmek istese o bölgenin zemininin buna izin vereceğini sanmıyorum zira zemin “Muğla Çakılı” maden yada jeoloji mühendisi arkadaşlar anlar anlamayana da anlatırlar. Sözün kısası herkes şimdilerde ilk yazdıklarının arkasında durmadan kıvırsa da ben doğru bildiğimi söylemeye devam ederim. Olmadı o parmaklıklar Muğla’ya yakışmadı sayın Valim…