Hasan Telli

Hasan Telli

Neleri Kaybettik Farkında mısınız?

Neleri Kaybettik Farkında mısınız?

Türkiye şu anda toplumu koruyan referans noktalarını kaybetmiş bir ülke. Pusulasız bir gemi gibi fırtınaya tutulmuş, kuzey güney doğu batı neresi bilmeden, ehil olmayan ellerde yalpalayan, dalgalara bindirme durumunda olan bir ülkeyiz. Bunu sadece yöneticiler açısından söylemiyorum, halk açısından da söylüyorum ne yazık ki… Referans noktaları kaybolduğu zaman insanların bir arada yaşamalarını kolaylaştıran, dengeli hale getiren öğeler ortadan kalkar. Ben bunu hep yazılı olmayan kurallar diye anlatmıştım. Mesela şöyle bir kanun maddesi olamaz bir ülkede; aile sofrasında 18 yaşındaki torun dedesini dövemez! Zaten bu oluyorsa ne yasa ne toplum kalmamıştır ortada. Ama bugün bundan daha vahim olayları görüyoruz. Tecavüzler, ensest, kadına karşı şiddet, akademisyenlere karşı şiddet, halkın kendi içinde birbirine uyguladığı şiddet… Gerçekten biz şu anda toplumsal cinnet noktasından geçiyoruz.

***

Toplumu koruyan referanslar nedir? Birincisi, gelenek ve göreneklerdir. İlla herkes kitap okuyacak, entelektüel olacak diye bir şey yok. Aslında dinin doğru yorumu toplumları koruyan bir şeydi. Din ve dil, kuşaktan kuşağa kültürleri aktarır ve dinin de ahlaki temeli üzerine oturması, toplumu korur. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Milletler büyük evlatlarıyla nefes alır” diye bir sözü vardı. Bizim de nefes aldığımız evlatlarımız; Yaşar Kemal, Sait Faik, Orhan Kemal’di. Biz onları kaybettikçe, bir bir referans noktalarımızı kaybettik. Gittikçe nihilist bir topluma, yani hiçbir değer ölçüsü kalmamış bir topluma döndük. Elbette insanların yaşama mücadelelerini saygıyla karşılıyorum, tabii ki onlara bir şey diyecek halim yok ama maalesef aşırılıklar yaşanıyor.

***

Ülke genelinde yaşananların hepimizi kötü etkilediğini biliyorum. Birde bunun Muğla’ya indirgenmiş hali var. Popüler kültürün pazarlama enstrümanlarından birisi televizyon. İşte o kullanılarak tanıtımı yapılan bir beldenin ne duruma geldiğini merak edenler için ders niteliğinde hafta sonları Akyaka’yı dolaşmalarını tavsiye ederim. Alt yapısı itibariyle böyle bir kalabalığı kaldıramayacak kadar küçük olan bir yerde esnafların amansız para kazanma mücadelesi içinde sıkıcı bunaltıcı ve bir o kadarda kirli bir ortam haline geliyor.

***

Akyaka’nın durumu ortada iken oradan kaçanlar ise daha ilerilere gitmeye çalışıyor. Turnalı, Akbük yeni gözdeler arasında. Gelin görün ki giriş ücretlerinin alınmadığı Akbük’te sahile sıfır noktasında bulunan işletmeler talipleri karşılamakta zorlanırken kendi aralarında ki müşteri kapma yarışları ise içler acısı. Yıllarca Marmaris’te turizme zarar veriyorlar hamutçuluk bitmeli diyerek uğraşırken kısmen de olsa temizlenen Marmaris’ten sonra şimdilerde yerli turistlerin ayaklarını kesmesini önlemeliyiz.

***

En önemlisi ise Akbük’te yıllardır süre gelen imar sorunu ve kıyı kenar kanunun durumu. Sahil boyunca ortala 1,5 metre genişliği aşmayan plaja neredeyse bir birine yapışmış şezlonglar ve hemen yanından geçen araçlar, araçların kullandığı yolun bitişiğinde işletmeler. Plajda havlu koyacak yer bulamazsınız. Neden mi işletmelerin şezlonglarından. Eğer gölgede kalmak isterseniz işletmelerde serinleye bilirsiniz. Yalnız kendinizi Bodrum’da lahmacun ve ayrana servet ödeyenlerden farklı hissetmezsiniz. Kıssadan hisseye gelince önce toplumsal referanslarımızı yeniden bulalım sonrasında nasıl olsa siyasilerde düzelecektir.

Bu yazı toplam 1195 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR