Hasan Telli

Hasan Telli

Büyük Deprem!

Büyük Deprem!

Üzerinden 18 yıl geçti ama o depremi yaşayanlar için hala tazeliğini koruyan bir depremdi. Hayatım boyunca yaşadığım ikinci büyük depremdi. İlkini 1995 yılında Dinar depremine Isparta’da yakalanarak yaşamıştım. Depremin hemen ertesi günü Muğla’ya dinerken Dinar’a giren otobüsün penceresinden yaşanan depremin ne kadar yıkıcı olduğunu görmek mümkündü. 1999 Gölcük depreminin neredeyse tüm artçılarını yaşadım. Ana deprem sonrası görevli gittiğimiz Gölcük’te yaşadıklarım hala dün gibi gözümün önünden gitmiyor.

***

17 Ağustos 1999 saat 03:45 uykumun en tatlı yerindeyim çalan alarmla yataktan fırladım. Benimle birlikte vatani görevini yapmaya gelen binlerce Mehmetçik gibi toplanma alanında buluştuk. Nöbetçi subayların haricinde neredeyse tüm rütbeli komutanlar oradaydı. Bir an savaş çıktığını düşündüm. Bölükler kendi içlerinde depolarından avadanlıkların dağıtımına başladı. Kimsenin azını bıçak açmıyordu. İlk olarak Kocaeli, Düzce, Sakarya ve İstanbul’da ikamet eden askerleri bir araya topladılar. Onlara verilen emir acil olarak sivil kıyafetlerini teslim alarak giymeleri idi. Kimse ne olduğunu anlamıyordu. Bir terslik vardı. Eğer bir savaş çıktıysa neden belli illerin askerlerini sivil kıyafetlerini giymelerini istiyorlardı.

***

Zaman geçtikçe her kafadan farklı yorum ve farklı sesler çıkmaya başladı. Bilgi kirliliği o kadar büyüktü ki bir kısa dönem askerin acaba Sevr anlaşması mı yürürlüğe girdi ondan mı arkadaşları ayırıyorlar diye sorduğuna şahit oldum. Bizim dönemimizde neredeyse her askerde bir adet bulunan ama kullanması ve bulundurulması yasak olan cep radyosunu açtım. Yerel radyolarda bir değişiklik yoktu. Hazırlanan paket programlar akmaya devam ediyordu. O halde bir savaş çıkmış olma ihtimali yoktu peki neydi bizi bu saatte alarma geçiren. Frekanslar arasında dolaşmaya devam ettim. TRT Haber Radyosuna geldiğimde duyduklarıma inanamadım. TRT haber spikeri merkez üstü Gölcük olan 7,4 şiddetinde bir depremin yaşandığını söylüyordu. 1 Ekim 1995 tarihinde Dinar’da yaşanan 6,1 şiddetindeki depremin ardından yaşamı kendi gözleri ile gören biri olarak kendimi boşluğa atılmış gibi hissettim.

***

Bir süre sonra tekrar tüm askerleri toplayarak yaşanan deprem hakkında bilgi verildi. Birlik olarak deprem bölgesine hareket edeceğimizi ve orada gerekli güvenlik önlemlerini alarak çalışmalar destek vereceğimizi söylediler. Askeri araçlara ve gelen otobüslere binerek depremin merkezi Gölcük’e yola çıktık. Hava aydınlanmıştı Gölcük’e geldiğimizde ise neredeyse hava kararmak üzereydi. Araçlardan inerek çadırlarımızı kurduk. Bizler için hazırlanan kumanyalarımızı yemek için bir köşeye geçtiğimizde yakındaki bir enkazın içinden gelen sesleri duydum. Kurtarma ekiplerine haber vererek o enkazın içinde kalanların çıkmasına yardımcı olduk. Birde o enkazın altında kalarak artık yaşamayanlar vardı. Muhtemelen bir anne bebeğinin üzerine siper olmuş canı pahasına onu korumaya çalışmış ama ne anne nede bebeği o enkazda hayata tutunamamışlar. İlk gördüğüm bu manzaradan sonra birçok bunun gibi manzaraya şahit oldum. Her yıl 17 Ağustos geldiğinde o günleri hatırlıyor ve neden sorusunu sormaya devam ediyorum. 18 yıl sonra ilk kez üzüntülerimle yüzleşerek o günleri yazdım. Allah’ım bize tekrar 17 ağustosları yaşatmasın.

Bu yazı toplam 1289 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR