Hasan Telli

Hasan Telli

Dava Adamı ve Ticaret Adamı

Dava Adamı ve Ticaret Adamı

Dava adamı, davasına inanan, davasını anlayan, davasını kendi hayatında fiilen yaşayan ve gücü nispetinde davasını başkalarına anlatan, itikat sahibi kimsedir. Pratik hayatı, inandığı ve savunduğu dava ile çelişen ve çatışan bir kimse, dava adamı olamaz. Davayı tasvir ettiğinizde, sizin ruh dünyanıza giremeyen, anlattıklarınızdan kendine pay çıkaramayan, tam aksine siz davayı anlatırken o içinden size kıs kıs gülüyorsa, işte size ve milletinize en büyük zararı veren kişidir o, bilesin ve tanıyasın düşmanını. Vatanın herhangi bir köyünde vatandaşlarının derdini, kendi çocuğunun derdi gibi göremeyen dava adamı değildir. Yalakalık yapıp, üstlerine yağ çekip bir yerlere gelmeyi uman dava adamı değildir.

***

Makamının ardına sığınıp, makamın asıl sahibi millete makamın kapılarını açmayandan değil dava adamı, adam bile çıkmaz. Bulunduğunuz ilde, ilçede eğer bir dağ köyündeki bir çobanın halini hayalini düşünmüyor, ona ulaşamıyorsanız davanın engin derinliğinden nasiplenmiş değilsinizdir. Hane hane insanlarınıza gitmiyorsanız, insanınızın elini sıkmıyorsanız ve gözlerine bakınca manevi bir derinlik görmüyorsanız ve gönüllerini İstanbul'u fetheder gibi fethetmiyorsanız siz dava adamı değilsiniz.

***

Gece yarısı sıcak yatağından kalkmayan ve tatlı uykusundan uyanmayıp halkının, ikbali için plan kurmayıp, dua etmeyip, gözyaşı dökmeyenden devlet adamı olmaz, yönetici olamaz, dava adamı asla ama asla olamaz. Kendine teslim edilen makamı şahsının menfaatine göre, zenginlerin, mafyanın, ağa babalarının çıkarına göre, güçlülerin arzularına göre yönlendiren biri, tarihine milletine devletine ihanet eden bir şerefsiz olarak tarihin kirli sayfalarına ismini yazan adamdır pardon kişidir pardon herhangi bir şeydir.

***

Ekmeğini kazanamayan bir babanın gönül acısını düşünmeyen bir yönetici, dava adamı olamaz. Kızının çeyizini yetiştirme telaşında olan bir annenin içten içe hüznünü yüreğinin en derininde paylaşamayan dava adamı değildir. Vakıfların kuyruğunda beş kuruş için gayret sarf eden bir kadının o iç acısını, o serzenişini, o kadının o derin ve ahlaklı mahcubiyetini kendi acısı ve mahcubiyeti olarak görmeyen biri nasıl iyi bir yönetici olsun, nasıl iyi bir adam olsun, nasıl dava adamı olsun, nasıl insan olabilsin ki. Zenginlik için, menfaat için, makam için, ihale için birilerine eyvallah çeken dava adamı değildir.

***

Bir davanın anlayanları, gerçekleştirenleri, yönetenleri ve olana bitene hayretle bakanları olmak üzere dört tip insanı vardır. Hayret etmek değil ettirmek çok daha önemli olmasına rağmen hareketlerin seyircileri ve hayret edenleri diğerlerinden çok daha fazladır. Bunlar daha çok “gözlerimi kaparım vazifemi yaparım” türünden bir sadakat ile davalarına bağlıdırlar. Onların sayısının çokluğu hareketi kör topal da olsa temsil edenlerin ellerini güçlendirir. Bir hareketin gücü bu tür tavır sahibi insanların bağlılık ve bilinci ile ölçülür. Vazifenin her şart altında kusursuz yapılması gerekir ama bir şartla; gözler açık olacak. Dava adamı olmayanlar üzerilerine giydikleri dava adamlığı kıyafeti ile ticaret adamlığı yapmaya devam ediyor. Siyaset yapmak bir siyasi partide görev almayı sadece kendi ticari hayatlarının gelişimi için isteyen dava adamı görünümlü ticaret adamları sokaklarda boy boy geziyor. Peki ya dava adamları?

Bu yazı toplam 1385 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR