Hasan Telli

Hasan Telli

Dün Bitti, Bugün Devam Ediyor, Yarın Belki Olmayabilir!

Dün Bitti, Bugün Devam Ediyor, Yarın Belki Olmayabilir!

Öyle ki yaşanılan zorluklar pes ettirebiliyor biz insanları Pes etmek kolay gelebiliyor bazen… Kendini veya çevredekileri suçlamak, her şeyi karşı tarafa yıkmak rahatlatıyor bazen içimizi… Kaçmamalı insan, yaşanan sorun her ne şekilde olursa olsun kaçmamalı… Olayların karşısında bir şeylerin arkasına saklanmak ve kaçmak… Ne kadar yanlış halbuki!!!

***

Ya da susmak çoğu zaman, susuşların arkasına saklanmak… Susarak hiç bir şey halledilemez… Paylaşamazsın en basit derdini bile Bu sefer içinle konuşmaya başlarsın Kendinle hesaplaşıp, sorgulamaya başlarsın O zaman kendi kendini yersin. Halbuki konuşmalı insan, derdi neyse kimleyse konuşmalı, haklı haksız yönlerini çıkarmalı ortaya… Ne malum beklide haklı olan taraf sensindir! Boşuna kendini yıpratıyorsundur İşte bu yüzden susmamalı insan, konuşmalı her şeyi… İnanıyorum ki konuşulduğu taktirde çözülmeyecek sorun yoktur… Çokta irdelememek lazım hatayı. Bir olayın üstüne gitmek her zaman iyi sonuçlar doğurmaz. Hatayı ve hayatı ne kadar sorgularsan o kadar sorun çıkarır sana. Onun sorun çıkaracak bir nedeni vardır mutlaka. O yüzden es geçmeli bir takım şeyleri, hele karşında sevdiğin değer verdiğin bir kişi varsa boş ver bu seferlik tüm hataları.

***

Yani kısacası değerini bilmek lazım hayatın… Hayat gerçekten çok kısa… Yaşamanın, aldığımız nefesin ve hala bedenimizde olan ruhun değerini bilmeli… Unutmamak gerek; bir tekrarı daha yok bu hayatın, erteleme hayatı ve küçücük bir yaşanma ihtimali olan isteklerini… kendine güvenmek, her türlü sorunla baş edebileceğine inanmak ve bilmek, elindekilerin değerini kaybetmeden anlamaktır..

Zaten anca böyle mutlu olunmaz mı? yaşamak için olan sebeplerin, ölmek için olanlar üzerindeki ezici galibiyetini görmek, hayatın tüm anlamsızlıkları içinde bile mutlu olunan o kısacık anların ne denli anlamlı olduğunu kavramak , ne olursa olsun sonucu görmek için mücadele etmeye değer olduğunu bilmek ve hayata tutunmanın verdiği keyfi tüm hücrelerinde hissedebilmektir. Hiçbir şeyin değerini zamanında, elimizdeyken bilmediğimiz gibi yaşamın değerini de yaşarken bilmeyiz genelde. Bu çerçevede incelersek ancak öldükten sonra yaşamın değerini anlayacağımız sonucuna varırız ki bu biraz saçma olur. O bakımdan yaşarken bilmek gerek yaşamın değerini. Hazır elimizdeyken.

***

Mısır ülkesinde İslamiyet’ in ilk dönemlerine ünlü sufi bilge Dhu Nun yaşarmış. Dhu Nun ve diğer bilge sufiler hakkında genç cahil bir adam bilip bilmeden ileri geri konuşuyormuş. Dhu Nun adama küçük bir ders vermek için genç adamı yanına çağırmış. Parmağındaki yüzüğü çıkarıp adama vermiş ve demiş ki;

– Al bu yüzüğü pazara git ve 1 dirheme (gümüş sikke) sat!

Genç adam sufinin dediğini yapmış. Pazara gitmiş yüzüğü 1 akçeye satmaya çalışmış gel gör ki kimse yüzüğe 1 dirhem dahi vermemiş. Genç adam üzgün bir şeklide Dhu Nun’un yanına geri dönmüş ve pazarda olanları anlatmış. Bunun üzerine Dhu Nun ona şöyle demiş:

– Şimdi bir de kuyumcuya git ve yüzüğün değerinin aslında ne kadar olduğunu sor!

Genç adam kuyumcuya gitmiş. Kuyumcu böyle değerli bir yüzüğü nerden buldun diye sormuş ve yüzüğe tam 10 dinar ( altın sikke) değer biçmiş. Genç adam şaşkınlık içinde Dhu Nun’un yanına geri dönmüş ve kuyumcuda olanları anlatmış. Dhu Nun genç adama son olarak şu sözleri söylemiş:

– Senin sufiler hakkındaki bilgin pazardaki insanların bu yüzük hakkındaki bilgisi kadardır.

Hayatın akışında bilginiz olmadığı konularda dahi fikir yürütüp gerçek değerini bilmeden önyargılarla insanları yanlış değerlendirebilirsiniz ya da siz ne kadar bilgili de olsanız cehaletin hakim olduğu bir toplulukta size hak ettiğiniz değer verilmeyebilir.

***

DÜN BİTTİ… BUGÜN HALA DEVAM EDİYOR… YARIN BELKİ OLMAYABİLİR… BUNU İÇİN HAYATIN DEĞERİNİ BİL…

Bu yazı toplam 1276 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR