Hasan Telli

Hasan Telli

Makam Hastalıkları İyileşmez

Makam Hastalıkları İyileşmez

Her meslek için farklı meslek hastalıkları vardır. Genelde halk arasında “Meslek Hastalığı” olarak adlandırılır. Meslek hastalığı tıbbi olduğu kadar yasal ve sigortacılık tanımıdır. Bu tanım iş risklerinin işveren tarafından yönetilemediği ve işçinin bu nedenle fonksiyon kaybına yada hastalık durumuna uğradığını kanıtlar. Bu nedenlerle, içerisinde özel eğitilmiş kişiler ve özel süreçler barındıran “yetkinleşmiş sağlık birimleri” tarafından kanıtlanabilmesi gerekliliği söz konusudur.  Genel olarak öğretmenler sürekli yüksek sesle konuşma yüzünden ses tellerinde nodül oluşması ve kronik farenjit hastalığına yakalanır. Uzun süre ayakta kalarak yapılan işlerin başında gelen berberlerde ise ayak varisleri bilinen hastalıklar arasında. Neredeyse mesaisinin tamamını oturarak yapmak zorunda olan masa başı işlerde sırt, bel ağrıları, hemoroit ilk sırada gelen hastalıklar olarak bilinir.

***

Birde meslek olmamasına karşın politikacı hastalıkları var. Çevrenize baktığınızda her 10 kişiden neredeyse dokuzu politikaya yada siyasete ucundan kıyısından bir köşesinden olsa da bulaşmış. Hepsinde de hep aynı bahane, “Ben istemedim ama sen mutlak olmalısın dediler.”  Geçtiğimiz mayıs ayında gazeteci arkadaşlarımla bir çay ocağının önüne oturup sohbet etmeye başladık. Çay içtiğimiz yer Muğla’da genel manada çarşı diyerek adlandırılan yer olunca geleni geçeni de çok. Her geçene neredeyse selam veriyorduk o sırada gayri ihtiyari selamlaşmalarımızı irdeledim. Selam verdiklerimize “Merhaba Başkan” diyorduk. Selam verdiklerimize bir baktım neredeyse yüzde 90’nı ya mevcutta bir STK yada siyasi partide başkan yada önceden başkanlık yapmış. İçlerinde okul dönemlerinde sınıf başkanlığı bile yapmış olan var.

***

Nerede bir başkanlık yaparsanız orada size yapışan başkan sıfatı neredeyse ölene kadar üzerinizden çıkmıyor. O dönemde size başkan diye hitap etmeye başlayanlar göreviniz sona erse bile bize başkan demeye devam ediyor. Başkanlık o kadar önemli mi? Sanırım bunun cevabını kendinize sormanız gerekiyor. Size başkan denilmesi sizi onurlandırıyor mu? Ona da siz karar vermelisiniz. Ancak adaletli davranması ile anılan Hz. Ömer’in o ceviz sözü geliyor aklıma “Kişiliğini makamdan alanlar. Makamdan sonra kişiliksiz kalırlar.” Makamın gücü değil, makama güç vermek önemlidir. Nedense çok fazla makama güç verenleri görmek mümkün olmamış ancak makamdan güç alanları fazlasıyla gördük. Neden makam peşinde koşarlar o makamlar bu kadar değerli mi?

***

İsimlerinin başına bilmem nerenin başkanı sıfatını koymak çok önemli demek ki! Toplumun en altından en üstüne kadar herkes de bir makam merakı. Birde bu makamlarda iken kendilerine tahsis edilen temsil şekillerini ve temsil olanaklarını kullananlar. Muğla’da makam sahibi olan, başkan, yönetici, müdürlerin makam odalarını şöyle bir inceleyin harcanan paraları düşünün ve o paraları hangi şartlarda nasıl toplandığını hayal edin sonra da gelin o makamda rahatça oturun.  Çok kolay olmasa gerek.

***

Pembe incili kaftan hikayesini bilirsiniz. İran’a Şah İsmail ile padişahın mektubunu götürmek üzere Muhsin Çelebi elçi olarak görevlendirilir. Sırtındaki pembe incili kaftanı ile Şah İsmail’in karşısına giden Muhsin Çelebi önce mektubu verir ve padişahın fetvalarını iletir. Oturacak yer bulamayınca sırtındaki pembe incili kaftanı yere sererek üzerine oturur. Oradan ayrılırken yerden kalkar ve yürür. Şah İsmail, “kaftanını unuttun” diyerek seslenince, “Hayır, unutmuyorum. Onu size bırakıyorum. Sarayınızda büyük bir padişah elçisini oturtacak seccadeniz, şilteniz yok… Hem bir Türk, yere serdiği şeyi bir daha arkasına koymaz… Bunu bilmiyor musunuz?” der.  İşte olduğu makamını yüceltmek böyle oluyor. En önemlisi de yere serdiğimi tekrar omzuma almam diyen bir atanın torunlarıyız. Gelin görün ki ayakların baş olduğu günümüzde nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilenlere verilecek ders her zaman olduğu gibi tarihimizde fazlasıyla var.

Bu yazı toplam 1018 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR