TANDOĞAN UYSAL
Bodrum Koyları da Milyarlık Yatların İşgali Altında!
“Bodrum Koylarında Bitmeyen İstila: Bayramlarda Zirveye Çıkan İşgal”
Bodrum’un koyları uzun zamandır sessiz bir işgal altında. Normal günlerde de milyon dolarlık yatların gölgesinde nefes almaya çalışan bu masmavi cennetler, bayram tatillerinde tam anlamıyla felakete dönüşüyor.
Yasa açık: Bir koyda en fazla 15 gün kalabilirsin. Peki sonuç?
Koylara demir atan yatlar için bu kural sadece bir süs. Onlar için “15 gün” demek “15 gün + birkaç ay + canım ne kadar isterse o kadar” anlamına geliyor.
Her Gün İşgal, Bayramda Had Safha
Bodrum koyları yılın her günü işgal altında. Ama işin vahim tarafı, bayram tatillerinde bu işgal had safhaya ulaşıyor.
Marinalar pahalı diye lüks yat sahipleri koylara hücum ediyor.
Günübirlik tur tekneleri ve balıkçılar koylara yanaşamıyor.
Yatlar, koyları kendi özel malikâneleri gibi parselleyip aylarca kalıyor.
Hani “bayramda kara yolları yol geçen hanına döner” derler ya, işte Bodrum’un koyları da her bayram deniz üstü yol geçen hanına dönüşüyor.
Sintineyle Kirlenen Bayramlar
Bayramlarda artan kalabalıkla birlikte kirlilik de artıyor. Kisebükü, Cennet Koyu ve daha nice koy, sadece yoğunlukla değil, sintine atıklarıyla da boğuşuyor.
O tertemiz koylarda mis gibi iyot kokusu yerine mazot kokusu yayılıyor. Tatilciler ve çevreciler isyan ediyor, deniz tutkunları burnunu tıkıyor; denizin altındaki sessiz canlılar ise çırpınarak ölüyor.
Deniz Ticaret Odası “numune alacağız, kontroller yapılacak” diyor. Yani sorun gözümüzün önünde yaşanırken çözüm, yine kâğıt üstünde aranıyor.
Ormanları Yaktık, Koyları da Kaybediyoruz
Bakir ormanlarımızı yangınlarla yok ettik, yerine oteller ve siteler diktik. Şimdi sıra koylara geldi.
Yatlar işgal ediyor, çapa atıp deniz çayırlarını söküyor, sintineyle koyu zehirliyor. Ve bütün bunlar olurken yetkililer “seyirci” rolünü bırakmıyor.
Sonuçta koyların gerçek sahipleri — balıkçılar, guletler, günübirlik tur tekneleri ve sade vatandaş — “misafir” muamelesi görüyor; dev yatlar ise ev sahibi gibi davranıyor.
Ceza mı? Bahşişten Hallice
Kurallar var, cezalar var ama uygulama yok. Uygulansa da etkisi yok.
Bugün uygulanan cezalar, yat sahiplerinin öğle yemeğinde ödediği şarap faturasından daha ucuz. Caydırıcılık sıfır.
Böyle olunca lüks yat sahipleri, koylarımızı beleş otopark gibi kullanmaya devam ediyor.
Koyların Ruhuna El-Fatiha mı?
Biz bayramı sevdiklerimizle kucaklaşarak kutlarken, Bodrum koyları her bayram işgal altında nefessiz kalıyor. Onların bayramı yok, sadece yasları var.
Bugün hâlâ turkuaz görünen koylarımız, bu gidişle birer çamur deryasına dönüşürse hiç şaşırmayın. Ve işte o zaman, geriye sadece şu kalır:
Koylarımızın ruhuna El-Fatiha.
Seyirci Kalmayın
• 15 gün sınırı lafta değil, sahada uygulanmalı
• Sintine boşaltanlara öyle cezalar kesilmeli ki, bir daha cesaret edemesinler.
• Yetkililer, “numune aldık, rapor gelecek” demek yerine gerçekten denetim yapmalı.
Bodrum koyları bir yol geçen hanı değil, bu ülkenin gelecek kuşaklara bırakabileceği en değerli mirastır. Eğer bugün sahip çıkmazsak, yarın kaybettiklerimizin hesabını hiçbir bayram telafi edemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.