Nurhan Keleş
TÜRK MİLLETİNİN, ORTAK MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİNİ, BİRİLERİ KULLANARAK, SAHTECİLİK VE HIRSIZLIK YAPAMAZ.
Sömürü güç merkezleri, tüm ülkelerde, bunca gerçekleri saptırıp yalanlarla aldatmalarına rağmen, gerçekleri görenler, kendilerine karşı mücadele etmeye kalktıklarında, o ülkede darbelerle, itibarsızlaştırma ve yalanlar ile gerçekleri haykıranları linç ederek, bertaraf ediyorlardı.
Güç merkezleri, ülkelerde halkları, çok partiler adı altında sürekli parçalayıp bölerek, bir birleri ile mücadele edilmesini sağlamaktaydılar. Elbette partilere seçme hakkı verilerek, asıl kendi sömürü sistemlerini, hep arka planda gizleyerek, seçime gidiliyordu.
Ülke halkları, Demokrasi adı altında, yalanlarla kendi sömürü sistemleri devamını sağlanarak, partilerin seçimlerini destek veriyorlardı. Seçtikleri partiler içinde, kendi adamları olduğu için hangi parti olduğu onların için fazla bir şey ifade etmiyor, onlar için hangi parti olduğu fark etmiyordu.
Milli ve Manevi değerlerimizi her alanda kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen maskeli, kriptolu ve devşirdikleri kişiler ile onlara hizmet ediyordu. Onlar için önemli olan güç yani parayı kontrol etmektir.
Asıl mesele olan, kendi çıkar ve menfaatlerini devam ettirmek, her alanda, kendilerinde gücü toplamaktır. Bir yandan, kendilerini de her partiler içinde, kendi devşirdikleri kripto adamları ile Bukalemun kertenkele gibi sürekli her renge girerek kendilerini gizleyerek, menfaatlerini devam ettirmekteler.
Halkları partiler ile böldükleri yetmiyormuş gibi, Türk Kürt, sünni alevi, sol sağ, başı açık kapalı ve diğer bölücü konularla, bugüne kadar hep acımasızca, sürekli toplumu her alanda bölmediler mi? Evet her zaman böldüler.
Toplumları, halkları bu sefer Demokratik özgürcülük adı altında şirin isimler altında, Sivil Toplum örgütleri ile daha da kendi içinde, parçaladıkça parçalıyor, böldükçe bölüyorlardı. Yine yetinmiyorlardı, bireysel özgürlük, adı altında aileleri, toplumun tüm değer yargılarını, her alanda bölüyor parçalıyorlardı.
21.yüzyıla girdiğimiz bir dönemde, Cinsiyetsiz, Mülkiyetsiz, Ailesiz, Nakitsiz, Kültürsüz, Değersiz, her şeyin kameralar ile kontrol edildiği, tek tip insan tipine gidilmektedir.
Karbon ayak izleri ve vatandaşlık puanı adı altında, yüksek yapay zeka ve robotlarla, Dijital İnsanı, Dijital vatandaşlık ile insanlara zorla dayatarak, yine acımasızca geçmişte olduğu gibi dijital yapay zeka güç ile yine insanlığı her alanda kontrol edeceklerdir.
Türk Milleti kendine yapılan bu oyunları gördükçe, tarihi şuuru ve bilinç seviyesi yükselerek arttıkça, Sömürü Güç merkezlerin, maskeleri düştükçe, kendilerine milletimiz artık yeter diyerek, onlara karşı uyanmıştır.
Bizlere dayattıkları, bu emperyalist sömürü çarkına karşı, Türk Milleti, Adalet temelli daha Adil merkezli bir sisteme seçerek, onların karşısında olduğunu, İnsanlık adına, bugüne kadar hep göstermiştir. Hiç şüphesiz göstermeye de devam edecektir.
Bu güne kadarki geldiğimiz bu tarihi süreçte;
Türkiye Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarında, tek partili dönemden sonra, çok Partili döneme geçtiği bir Demokrasi rejimi ile yönetilmiştir. Ülke yönetimini daha önceki seçimlerde, Parlementer biçimi ile bizlere dayatılan, karmaşık koalisyon yapısıyla, Cumhurbaşkanlığı liderin yetkisiz pasif edildiğini o dönemde alt birimi olan Başbakanlığın daha etkin olduğu, çift başlıklı bir yönetim yapıyla karmaşası ile yönetiliyorduk.
Türkiye Devletimiz, Cumhuriyet tarihi boyunca, hep Parlementer yönetim ile çok büyük sorunlar ile yönetilmiştir. Türk Milleti siyasi partiler ile bireyler politize edilerek, her alanda bölünmüş, birbirine karşı düşman edilmiş, çift başlı yönetim yapısına sürekli bırakılmıştır.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık sürekli karşı karşıya getirildiği, çatışma içinde olduğu bir duruma bırakılmıştır. Devlet yönetimin de kararların hızlı ve etkin alınması önlenmiş, Meclis de koalisyon partilerin parçalanmış oy dağılımı ve sayısı ile etkin kanunların çıkartılması ve yapılmasının önü tıkanmıştır.
Türkiye Devletimiz, tarihi boyunca, Parlementer yönetimin, bize dayatılan bu sorunlarına rağmen büyük atılımlarını, belli dönemler de yine yapabilmiştir. Türk Milletine, bilinçli olarak dayatılan bu büyük yönetimsel sorunlara rağmen, o dönemde güçlü olarak seçilerek gelen partilerin, bir şekilde güçlü geldiği dönemlerde, ancak biraz nefes alabilmiş ve atılımlarını az dahi olsa o dönemlerde ülkemizde bedeller ödettirilerek yapabilmişlerdir.
Ama ona rağmen, her on yılda bir yapılan askeri darbeler ile yine ellerinden gelen engellemeleri, acımasızca dış emperyal ülke destekleri ile yapmışlardır.
Türkiye siyasi tarihin ayrıntısına fazla girmeden, bu acı gerçeklikleri hepimiz zaten bilmekteyiz. Günümüz gençlerine bu tarihi acı gerçekleri, durumları sürekli iyi anlatmalıyız.
Emperyalizm ve Sömürü güç merkezleri ile yılmadan savaşan, Türkiye Devletimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, günümüz gençleri, onun ülkemiz için neler ürettiğine, mücadelesine, çok iyi inceleyip bakmalıdırlar.
Üretmeyen, sahtecilik yapan, yalanlarla Halkın hakkını çalan, gasp eden, mazlumun hakkını yiyen, ülkemizi sürekli bölüp parçalamak isteyen, kendini sürekli gizleyen, Türk Milletine düşmanlık eden, kim olursa olsun tüm kişiler güya Atatürk sahip çıktıklarını söylüyorlar.
Türk Milletinin, toplumumuzda ortak değerlerimiz olan Türk, İslam kelimelerin bile arkasına birileri kendilerine ustaca kamufle ettiklerini, Türk Milletine ülkemize düşmanlık ettiklerini de özellikle görmekteyiz. İşte onların Atatürk sahip çıkmaları da yalandır. Onlar kendilerini güç menfaat ve çıkarları için değerlerimizi kendilerine kamufle etmektedirler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş savaşında yaptığı mücadele sonrasında, 1923 de Türkiye Devletimizi kurmuştur. Türk Cumhuriyetin ilk Anayasasınıda Atatürk hazırlamıştır.
Vefatı olan 1938 tarihine kadarki süreci iyi inceleyip baktığımızda, Türk Milletinin, Milli ve Manevi refleksini, her alanda güçlendirerek yapmış olduğunu, Üretim temelli daha Adil bir sosyal, ekonomik, kültürel icratlarını, her alanda geliştirdiğini özellikle göstermiştir.
Üretim temelli, tam bağımsız o dönemde “Karma Ekonomi Modeli” uygulayarak tarihte eşi benzeri görülmemiş, kısa bir zamanda birçok, Fabrikalar, işletmeler kurmuştur.
“İzmir İktisad Kongresi” ile büyük atılımlar yapmış, Türk Milletinin, ekonomik, eğitim ve sosyal kültürel kalkınmasında, çok büyük emek vererek, o dönemde imkansızlıklar içindeki ülkemiz için yeni projelere imza atmıştır. Günümüzde, halkının kalkınmasına önem veren, yabancı ülkelerin, kendine model aldığı “Nazilli Basma Fabrikası” dönemin çok ilerisinde, örnek bir model olarak da uygulayarak, ayrıca ortaya koymuştur.
Sevgi Muhabbet ve Dua ile Kalın İnşallah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.