Hasan Telli

Hasan Telli

Zeytin Dalı = MİSAK-I MİLLİ

Zeytin Dalı = MİSAK-I MİLLİ

Ülkemizin güneyinde oluşturulmaya çalışılan terör ordusuna karşılık bir operasyon başladı. Operasyon daha başlamadan neredeyse tüm kanallarda uzmanlar çıkarak yorum yapmaya başlamışlardı. En az benim canımın sıkıldığı kadar Yeni Asır Gazetesi Muğla Büro şefi gazeteci Adem Ülker’inde canı sıkılmış olacak ki ilginç bir paylaşıma imza attı. Ülker; “Memlekette metrekareye 4 asker, 4 savaş ve operasyon uzmanı düşüyor. TV ekranlarında, gazete sayfalarında ve de sosyal medyada bir tek, “Savaş işini askerden daha iyi biliriz” demedikleri kaldı. Karışmayın askerin işine. Türk askeri ne yapacağını bilir. Türk Ordusu, 100 yıllık 500 yıllık bir ordu değildir. Bugünkü tarih bilgimize göre ilk teşkilatlı Türk ordusu Milattan Önce 209'da Tanrıkut Mete tarafından kurulmuştur.”

Aslında bir çoğumuzun düşüncelerine tercüman olmuş Adem Ülker. Şimdi insan ister istemez merak ediyor ne olacak bunun sonu diye. Çok merak etmeye gerek yok aslında 1923 yılında imzalanan Lozan anlaşması masasına gidiş de hazırlanan harita çizgilerinde ilerlenecek.

***

Misak-ı Millî yeni, milli ve bağımsız bir devlet kurmak üzere harekete geçmiş olan Türklerin akdettikleri, birlikte yaşamak üzere anlaştıkları şartları kapsayan toplumsal bir mukaveledir. Misak-ı Milli’nin hedefi Osmanlı Devleti’ni yeniden ayağa kaldırmak değildi. Mısır’ı, Hicaz’ı Balkanları, Kafkasya’yı yeniden kurtarmak değildi. Misak-ı Millî her şeyden önce bir milli devlet, üniter devlet düşüncesinin ürünüdür. İmparatorlukların dağıldığı dönemin şartlarını taşımaktadır. Misak-ı Milli’nin Türk Milli Mücadelesinin temel prensiplerini, amaçlarını belirlemesi ve hatta Türkiye’nin daha sonraki politikalarının rehberi olması görüşü genel bir kabul görmüş olmasına rağmen, Misak-ı Milli denildiğinde hemen akla gelen coğrafi sınırlar olmuş, Misak-ı Milli terimi adeta Türkiye coğrafyasını belirleyen bir ant olarak anlaşılmıştır. Bu çerçevede bu sınırlar da zaman zaman ve özellikle Lozan Antlaşması ile ilgili olarak TBMM’de çok tartışılmıştır.

***

Misak-ı Milli ile belirlenen sınırlarımızın güneyi İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya’dan Halep ile Katma istasyonu arasında Caraplus Köprüsünün güneyinden Fırat Nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor’a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alır. Milli Yemin anlamına gelen Misak-ı Milli, Osmanlı Mebussan Meclisi'nin 28 Ocak 1920'deki gizli oturumunda kabul edildi, 18 Şubat günlü oturumda Edirne Mebusu Şeref Bey'in önergesiyle "bütün cihana ilan" edildi. Bu tarihi ve milli belgeyi kabul ve ilan eden, Meclis'teki Felah-ı Vatan grubudur. Mustafa Kemal Paşa, ilk defa 1 Mayıs 1920'deki Meclis konuşmasında ve son defa 30 Ocak 1923 tarihli açıklamasında olmak üzere, çeşitli beyanlarında Musul vilayetini dahil ederek Misak-ı Milli sınırlarını tanımladı. Lozan Konferansı’nın devam ettiği, özellikle Musul Meselesinin tartışıldığı sıralarda da Mustafa Kemal Paşa, 25 Aralık 1922’de La Jurnal Muhabiri Paul Herriot’a ve 30 Ocak 1923’te İzmir basınına verdiği beyanatlarında iddiasında ısrarlıdır. “Musul Vilayetinin hududu Millimize dahil olduğunu biddefaat ilan ettik. Lozan’da elyevm karşımızda bulunanlar bunu pekala bilirler. Vatanımızın hudutlarını tayin ettiğimiz zaman büyük fedakarlıklara katlandık. Menfaatlerimize aykırı olmakla beraber sulh taraftarı hareket ettik. Artık Milli arazimizden en ufak bir parçasını bizden koparmağa çalışmak pek haksız bir hareket olur. Buna izin vermeyiz. Musul Vilayeti Türkiye Devleti’nin hududu Millisi dahilindedir. Buraları anavatandan koparıp, şuna buna hediye etmek hakkı kimseye ait olamaz. Cemiyeti Akvam ile bu meselenin ilgisi yoktur.”

***

Anlayacağınız olması gerekenler ve bugün yaşanacak sıkıntılar ta o günlerden ortadan kaldırılmak istenmiş ama yapılamamıştı. Şimdi ise bunu yapabilecek güce sahibiz. Gazanız mübarek olsun Mehmetçiklerimiz…

Bu yazı toplam 2392 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR