ADAM OLMAK
Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
Sen aklı başında kalabilirsen eğer
Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
Hem kendine güvenebilirsen eğer
Bekleyebilirsen usanmadan
Yalanla karşılık vermezsen yalana
Kendini evliya sanmadan
Kin tutmayabilirsen kin tutana
Düşlere kapılmadan düş kurabilir
Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
İkisine de vermeyebilirsen değer
Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
Kandırabilir diye safları dert edinmezsen
Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
Koyulabilirsen işe yeniden
Döküp ortaya varını yoğunu
Bir yazı-turada yitirsen bile
Yitirdiklerini dolamaksızın dile
Baştan tutabilirsen yolunu
Yüreğine sinirine dayan diyecek
Direncinden başka şeyin kalmasa da
Herkesin bırakıp gittiği noktada
Sen dayanabilirsen tek
Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
Unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
Dost da düşman da incitemezse seni
Ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
Her saatin her dakkasına
Emeğini katarsan hakçasına
Her şeyiyle dünya önüne serilir
Üstelik oğlum adam oldun demektir
***
Rudyard Kıplıng’in o efsane şiiri. Merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit’in çevirisi ile okuduk yıllarca. Şimdilerde Muğla’da adam vardı yoktu tartışması devam ediyor. O cümlen kurulduğu iddia edilen odada ben yoktum. O yüzden iki tarafı dinlemekte fayda var. Biri o cümleyi kurdu diyor diğeri söylemedim diyor. Bir siyasetçi hayatı boyunca yaptığı tüm eylemlerden sorumlu tutulur. İlk okul sırasında arkadaşının saçını çekmesi bile bir gün gelir önüne konur. “Zamanında benim saçımı çekmişti” cümlelerini görürseniz şaşırmayın. İşte sırf bu yüzden siyasetçiler konuşurken dikkat etmeli kelimeleri özenle seçmeli. Bunun içinde kelime haznesinin geniş olması gerekir. Yoksa tombikse – teksax okuyarak siyaset yapılmıyor.