CANAN BAYKIZ

CANAN BAYKIZ

Japonya’da Böyle Bir Şey Olmaz!

Japonya’da Böyle Bir Şey Olmaz!

Kahramanmaraş Pazarcık İlçesi merkezli Elazığ dahil 11 kenti etkileyen şiddeti 7.7 ve ertesi gün öğle saatlerinde 7.6 olarak kayıtları alınan deprem felaketinde yıkılan binalar, akıllara 17 Ağustos 1999’daki 7.4 büyüklükteki  depremi getirdi.

Unutulduğu ve üstünde gereği kadar durulmadığı için yeniden daha büyük bir acıya gebe kaldığımız halimiz bize o anları yenisiyle birlikte hatırlattı. 24 yılda ne değişti? diye yazsak. Konu afet yönetmeliğine, alınması gereken aksiyonlara dayansa, getirsek resimleri yan yana koysak maşallah fotokopi gibi. Tıpkısının coğrafyası farklısı.

Vee bir isim acıyla çaldı kapıyı, Veli Göçer! Kimdi Veli Göçer?

 17 Ağustos 1999’da Çınarcık’ta inşa ettiği konutlarda 198 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Yalnız mıydı? Hayır! 6.286 sorumlu kişiden biriydi. En büyük hapis cezasını alan kişi olduğundan mı yoksa  o dönem medyanın en çok üstüne gittiği isim olduğundan mı bilinmez, sembol isim o kaldı akıllarda.  Sonra ne oldu diye fikri takip yapan benim gibi bir avuç kişiye de kolaylık oldu şimdilerde! 

Depremden sonra yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2.100 dava açıldı. Bu davalardan 1.800'ü kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen “Şartlı Salıverme ve Erteleme Yasası” ile cezasız sonuçlandı. Geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ceza verildi, birçoğu ertelendi. Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7.5 yıl geçtikten sonra zaman aşımına uğradı  ve düştü.

Medyada sembol olan Veli Göçer’e Ne Oldu?

Aynı yılın eylül ayında  yargılanan  Veli Göçer, İstanbul’da yakalandı. Ortağı İsmet Kösebalaban ile toplam 18 yıl 9’ar ay hapis cezasına çarptırıldı. Göçer, cezasının onanması üzerine 21 Ekim 2004’te cezaevine girdi. Sırasıyla Bursa, Konya, Elbistan ve son olarak Silivri Açık Cezaevinde kaldı. Ortağı İsmet Kösebalaban ise hastalık nedeniyle cezaevinde yaşamını yitirdi. Veli Göçer, 7.5 yıl hapis yattıktan sonra depremin 12. yıl dönümüne kısa süre kala Rahşan Affı’ndan yararlandı ve  tahliye edildi. Üstelik  2011’de tahliye edilen Göçer’in inşaat işine geri dönmesi de çok sürmedi. 2018’de fiilen sektörde yeniden yerini aldı.

Ülkemizde örnek davalar ve sonuçları aşağıdaki gibi; sizce sebepleri değişmeyen olguların  sonuçları ne yönde değişir?

Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.

Düzce Ömür Hastanesi: 11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.

Düzce: Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamaların sonucunda hiç kimse cezaevine girmedi.

Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.

Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, beş sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.

Can Göçer ve Zafer Coşkun: Veli Göçer'in oğluyla ortağı yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına uğradı. Veli Göçer 48 ay ceza aldı.

Sakarya: 695 davadan beş kişiye ceza verilebildi.

Kocaeli: 600 dava açıldı, 12 kişi 10’ar ay hapis cezası aldı. Altısının cezası infaz edildi, altısı için süre istendi.

Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, iki sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.

Yalova: 173 dava açıldı, hemen hemen tamamı sonuçlandı.

Ceza aldığı bilinen tek isim Veli Göçer olup 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.

Peki bugün?

1999 depremini soruşturan Savcı Ali Özgündüz suçluların bulunması için deprem bölgesinde enkazlar kaldırılmadan önce yıkılan binalardan numune alınması ve aykırılıkların tespit edilmesini istedi. Özgündüz sosyal medya hesabından yaptığı çağrıda  "17 Ağustos depremini yaşamış ve sorumlular hakkındaki soruşturmaları yürütmüş o zamanki bir C. Savcısı olarak söylüyorum ki, enkazlar kaldırılmadan önce yıkılan binalardan bilirkişi eşliğinde beton, demir numunelerinin alınması ve projeye aykırılıkların tespit edilmesi önemlidir. Suçluların tespiti açısından şu aşamada delillerin eksiksiz toplanması ileride yapılacak yargılamaların temelini oluşturacaktır. Bölgedeki arkadaşlar aynı zamanda deprem mağduru olduklarından HSK’nın bölgeye rotasyonla yeterli sayıda hakim/savcı yetkilendirmesi zaruridir. Ayrıca yıkılan ve hasar gören binalarla ilgili imar ve ruhsat dosyalarının da şu aşamada ilgili belediyelerden temin edilerek emanete alınması gerekmekte.” ifadelerine yer verdi.

Bunların yanında bir de yakalanması, ceza alması gerekenlerin sadece bu çürük binaları yapan müteahhit ile sınırlı olmadığı, bunların yapılmasına izin veren, bunlara göz yuman ve bunları denetlemeyenlerin sorumluluğunda olduğunun vurgusu da şart!

Ve tabiî ki çok değerli medya mensupları, sizden de bir ricamız var:

Hangi mantık ve gerekçelerle olursa olsun, kaçak yapıları legalleştiren süslü cümleler ile, sempatik isimler bularak parlattığınız “İmar Barışı” haberlerine lütfen dönüp bakın! Tabii yanında bir de vatandaşa uyarılarda bulunan deprem profesörleri hakkında yapılan itibar zedeleyici hükümler içeren haberlerinize de. Bir de bugün yazdıklarınıza, tuttuğunuz bilanço hesaplarınıza, neyi sümen altı edip, neyi parlattığınıza da!

Bunları suçlu aramak için değil kendimizle yüzleşmemiz için yazıyorum. Dünyayı sevgi kurtaracak, isyan değil, bireysel menfaat değil sevgi!

Kendi imarımızla barışmamız için enkazdaki ahlakımızı, kamu vicdanı olma ödevimizi de unuttuğumuz yerden çekip çıkarmalıyız.

Bilge Mimar Turgut Cansever  “Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz; ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder.” der .

Bundan böyle hedefimiz,” Japonya’da böyle bir şey olsa ne olurdu?” sorusuna yanıt veren Japon yetkilinin kesin net cevabı olmalı “ Japonya’da böyle bir şey olmaz!”

Biz de el ve yürek birliği ile “Türkiye’de böyle bir şey olmaz!” demek istiyoruz! Bu cümle Türk Milleti’nin hakkıdır!

Bu yazı toplam 1439 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
CANAN BAYKIZ Arşivi
SON YAZILAR