Hasan Telli

Hasan Telli

Sizi Gidi Maymunlar Sizi

Sizi Gidi Maymunlar Sizi

Medya Maymunu ifadesi, “görünür ve bilinir” olmak için, her iletişim kanalını kullanan kişileri anlatır… Şimdilerde ise teknoloji ile maymunlarda değişti. Artık “sosyal medya maymunları” var. 4 Şubat 2004 tarihinde Harvard Üniversitesi 2006 devresi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, öncelikle Harvard öğrencileri için kurulmuştu. Daha sonra Boston civarındaki okulları da içine alan Facebook, iki ay içerisinde Ivy Ligi okullarının tamamını kapsadı. İlk sene içerisinde de; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm okullar Facebook’ta mevcuttu. Üyeler önceleri sadece söz konusu okulun e-posta adresiyle (.edu, .ac.uk, vb.) üye olabiliyordu. Daha sonrasında da ağ içine liseler ve bazı büyük şirketler de katıldı. 11 Eylül 2006 tarihinde ise Facebook tüm e-posta adreslerine, bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. Kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebilmektedirler.

***

Türkiye’de her ay yaklaşık 39 milyon kişi sosyal paylaşım sitesi Facebook’u kullanıyor. Facebook tarafından açıklanan ikinci çeyrek küresel ve yerel kullanıcı rakamlarına göre, bu kişilerin yüzde 85’inin ise bağlantılarını mobil cihazlar üzerinden sağlıyor. Teknoloji ile birlikte maymunluk katsayımızda arttı. Bu güne kadar yediğini içtiğini hatta gezdiğini belgeleyen ve bunları paylaşanları gülerek karşılıyordum. Ta ki Şehir Binbaşı Kıvanç Cesur’un cenaze törenine kadar. Şehidimize son görevini yapmak için gelenlerin paylaşımları artık bu kadar da olmaz dedirtti. Şehit Binbaşı Cesur’un naşının geçişi sırasında arka fona onu alarak öz çekim yapıp bunu “şehidimizi yalnız bırakmadık” diyerek paylaşanları gördükçe inanın kendime hakim olamıyorum. Facebook resmi rakamlarına göre Türkiye’de 39 milyon kullanıcısı var. Tanındık görünür ve bilinir olmak için arkadaş listelerindeki rakamları yükseltmek için durmadan uğraşan ve yaptıkları anlamsız paylaşımlarla dikkat çekmeye çalışıyorlar. Anladım derdiniz meşhur olmak ama en azından şehit cenazesi üzerinden bunu yapmayın. Gazeteci arkadaşım Serap Ülkü’de aynı rahatsızlığı duymuş olacak ki şöyle bir paylaşım yapmış, “Şehidimizi uğurlarken cenazeye gidenlerin selfie çekilmesi, siyasilerin sosyal medya hesaplarında reklam yapar gibi ‘bugünde şehidimizin yanındaydık deyip’ kendi fotoğraflarını paylaşması çok dokundu. Üzüntüden ve saygıdan dükkanlarını, isletmelerini kapatan insanların ve bayrağını alıp şehidimize ve ailesine şefkat göstermek için sokağa çıkan insanlarımız dışında hiçbir şey samimi değil.”

***

Sosyal Medya Maymunluğunda son nokta. Bir başka gazeteci arkadaşım Sedat Ünal’da paylaşımında, “Şimdi siyasilerin, kendi hesaplarından başsağlığı mesajı dilemesi normal geliyor. İnsanların fotoğraf paylaşması da duyarlılığı arttırma konusunda da etkisi olur. Fakat bazı siyasiler, cenazede danışmanlarına kendi fotolarını çektirip boy boy paylaşıyor. Cenaze namazına durmuş, başsağlığı dilemiş vs vs. Bu reklam kokan hareket hiç hoş değil.” Bu tepkileri görmezden gelmeye devam edecekler eminim sosyal medya maymunu olanlar. Siyaseti bile kendi mecrasında yapmak yerine sosyal medya üzerinden yaparak her defasında eleştirdikleri klavye delikanlıları ile aynı işi farklı olarak yapanlar ne zaman hizmet etmeye vakit bulacak acaba. Bu eleştirilerin ardından “gel de sen yap. Öyle köşeden yazmakla olmuyor” diyecekler mutlak. O zaman verilecek tek cevap kalıyor kendilerine. Ben siyaset yapmıyorum eğer siyaset yapsam “İkbal” için değil “İstikbal” için yaparım. O zamanda beni paylaşımlarımla değil yaptığım projeler ve işlerle konuşursunuz. Gerçi medya maymunlarla dolu. “görmedim”, “duymadım”, “konuşmadım” diyen maymunlarla… Dertleri şakşakçılık yapmak. Yoksa, durumu tespit etmek, halkı bilgilendirmek falan değil. Birileri musluğun başını tutmuş. Onlar da dayamışlar hortumu musluğa, muz ağaçlarını suluyorlar. Birileri onların bu tutumundan; onlar da yetiştirdikleri muzlardan fevkalade memnun. Al gülüm, ver gülüm geçinip gidiyorlar… Bizim gibi gazetecilerde fillerin tepiştiği çayırdaki çimenler oluyoruz. Karbondioksit alıp oksijen veriyoruz.

Bu yazı toplam 2156 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Telli Arşivi
SON YAZILAR