BERRİN NUROĞLU

BERRİN NUROĞLU

ÜMMİD-İ AŞKIM

ÜMMİD-İ AŞKIM

ÜMMİD-İ AŞKIM

Bir hüzün gibi, geldi geçti vuslatımdan, Şekvacı olmadı yorgun başımdan,

Lezzet-i Şinasi’ydi sunduğu kahve fincanından, İzmihlal’i mümkün değil, sızlayan vicdanımdan,

Varsın çeksin bu dimağ unutmaz seni, Kimse dolduramadı yürekteki yerini

Bir kadeh gibi sunmuştu ölümsüz sevgini, Çaresiz yürek nedendir bilmedi kadrini,

Terk-i hayat ne der bilemem amma, Bir ümmid-i hayaldir, buluşmak orda

Dilerim sübut bulur kanayan yara da, Aşk-ı Muhabbet biter mi Cennet-i âlâda,

İçsende bir kadeh hayat iksirinden, Zamansız ayrıldım bilinsin Fikriye’den,

Bıkmadım ki doyayım, o narin ellerinden Ümmid-i aşkım saracak cefakâr teninden

Mustafa Kemal ATATÜRK

Türk Milleti’nin eşsiz kahramanı, kalbine mühür vuran Fikriye Hanım için bu şiiri yazmıştı.. Ne öncesi ne de sonrası, Ata’mızın kalbi yalnızca O’na aitti…

Kurtuluş Mücadelesinin en yoğun en hararetli günlerinde, emekle yoğrulmuş bir sevgi idi, Mustafa Kemal ve Fikriye Hanım’ın hikayesi.. Çok genç yaşta, büyük bir aşk ile kalbi Mustafa Kemal’e bağlanan Fikriye Hanım’ın, son nefesine kadar da kalbi Mustafa Kemal için çarpmıştı…

İstanbul İtilaf Devletleri tarafından işgal altındayken, Zübeyde Hanımın Beşiktaş Akaretler’deki evinden, Makbule ve Fikriye Hanımın hıçkırık sesleri yükseliyordu. Samsun’a çıkarak Milli Mücadeleyi başlatmış olan Mustafa Kemal için idam kararı verilmişti…

Fikriye Hanım, bu kararı duyduktan sonra artık İstanbul’da daha fazla kalamazdı. Sirkeci rıhtımından köhne bir şilepe binerek Karadeniz’e doğru yola çıktı, önce Ereğli’ye, oradan da Kırım Vapuruyla İnebolu’ya sonrasında ise Ankara’ya at arabası ile zorlu bir yolculuk geçirdi. Heyecandan kalbi yerinden çıkacak gibiydi, birazdan aylardır görmediği Mustafa Kemal’e kavuşacaktı.

Ankara Garı’ndaki İstasyon binasında ikamet eden Mustafa Kemal ve Heyeti zor günlerden geçiyordu. Yunan ordusu Kütahya Gediz’de galip gelmiş, Ankara’ya doğru yaklaşmakta, Büyük Millet Meclisine karşı ayaklanmalar devam etmekteydi. Heyetin zaten çok kısıtlı olan parası da bitmişti. Ağır böbrek ağrılarıyla muzdarip olan Mustafa Kemal, bir de sıtmaya yakalanmıştı. Dinlenmesi ve iyi bakılması gerekiyordu, ancak emir eri Ali Çavuş’tan başka kimsesi yoktu.

İşte bu olumsuzluklar, Fikriye Hanım’ın gelişiyle birlikte umuda, beraberinde büyük bir başarıya dönüştü. Mustafa Kemal’in kendisine adeta gözü gibi bakan Fikriye Hanım sayesinde sağlığı düzelmiş, neşesi yerine gelmişti. Fikriye Hanım her yeri düzenleyip temizliyor, yemekler pişiriyor, askerin çoraplarını yamatıyor, söküklerini dikiyor, bütün gün her şeye, herkese yetişiyordu.

İstasyon binasındaki bu umut ve inanç, başarıya dönüşmüştü, aralıksız yirmi iki gün, gece ve gündüz devam eden Sakarya Savaşı, Dünya Tarihinde ender görülen bir meydan savaşı olmuştu. Yunanlar, Mustafa Kemal ve ordusu tarafından büyük bir yenilgiye uğratılmış, Ankara Garı’ndaki iki katlı İstasyon binasına ziyaretçi akını başlamıştı. Tebrik için gelenler binaya artık sığmıyorlardı.

Çankaya yokuşundaki bir bağ evinden bahsedilmişti. Fikriye Hanım burayı görünce çok beğenmiş, hızla hazırlıklara başlamış, temizletip, dayayıp döşemişti, öyle ki yemek odasının küçük büfesinin planını kendisi çizmiş, Mustafa Kemal için çalışma odasına bir kitaplık yaptırmıştı. Çankaya Köşküne dönüştürdüğü bu eve taşındıkları ilk gün irmik helvası yapmış, hep beraber kutlamışlardı. Akşamları köşkten Fikriye Hanımın Mustafa Kemal için piyanoda çaldığı Rumeli şarkılarının sesleri yükselirdi. Binanın her köşesinde O’nun emeği, ondan bir iz bulunmaktaydı, kendisi köşkün ilk hanımefendisiydi.

Milli Mücadele’nin gönüllü neferiydi Fikriye Hanım, Mustafa Kemal’e çok iyi bakmış, her şeye büyük bir özveri ile koşturmuş, bu durumdan bir gün dahi şikayetçi olmamıştı. O yaptığı her işi gönülden, çok severek, inanarak yapıyordu. Zaman zaman at ile gezintilere çıkan, çok iyi Fransızca konuşan, son derece nazik, alçak gönüllü, güler yüzlü, bu altın kalpli hanımı Ankaralılar kısa sürede tanıyıp çok sevmişlerdi.

Zamanla herkes, her şey unutulur; ama kalbini sevdiğinizi asla unutamazsınız…

Bu yazı toplam 1803 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
BERRİN NUROĞLU Arşivi
SON YAZILAR