TANDOĞAN UYSAL
Cumhuriyet’in 102. Yılı: Aynaya Bakmanın Zamanı
Bir Asırlık Cumhuriyet, Gölgede Kalan Bir Coşku
Türkiye Cumhuriyeti bugün 102. yaşına giriyor.
Ancak bu kutlu gün, coşkusuyla değil, içinde bulunduğumuz siyasi atmosferin ağırlığıyla gölgelenmiş durumda.
Cumhuriyet’in 100 yılı aşan serüveni, milletimizin ortak değerler etrafında birleştiği, hukukun üstünlüğünü esas alan bir tarih olarak yazıldı.
Bugün ise bu birleştirici ruhun yerini, kutuplaşmaların ve yargı tartışmalarının aldığı bir dönemden geçiyoruz.
Cumhuriyet Bir Rejim Değil, Bir Zihniyet Devrimidir
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değildir;
adaleti, eşitliği ve özgürlüğü esas alan bir ortak vicdan projesidir.
Milletin kendi geleceğini belirleme iradesi, Cumhuriyet’in özüdür.
O yüzden bugün, bu iradenin değerini yeniden hatırlamak, onu korumak hepimizin ortak görevidir.
Yoksulluktan Umuda Kurulan Bir Cumhuriyet
Cumhuriyet’i kuran kadro, savaşın yıkımından çıkan bir halktan yepyeni bir ulus inşa etti.
O dönemin yoklukları içinde bile umut, inanç ve dayanışma vardı.
Bugün ekonomik zorluklar, siyasi çekişmeler ve toplumsal gerginlikler içinde yol ararken, o inancı yeniden hatırlamak zorundayız.
Çünkü Cumhuriyet yalnızca geçmişin bir mirası değil — geleceğin teminatıdır.
Atatürk’ün Sesi Bugüne Sesleniyor
Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’ndaki o güçlü cümleler hâlâ yol gösterici olmalı:
“Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle kutlamanı gönülden dilerim.”
Bugün bu sözleri sadece törensel bir hatırlatma olarak değil, bir vicdan çağrısı olarak duymalıyız.
Atatürk’ün dilediği o “şeref” ve “saadet” dolu Cumhuriyet, ancak birlikle, adaletle, karşılıklı saygıyla mümkündür.
Birlik Olmadan Cumhuriyet Yaşamaz
Cumhuriyet’in özü “birlik”tir.
Adaletin tarafsız, yargının güvenilir, fikirlerin özgür olduğu bir Türkiye, Cumhuriyet’in özüne kavuşmuş bir Türkiye’dir.
Bugün bize düşen, bu birliği yeniden tesis etmektir.
Farklı düşünceler, farklı kimlikler olabilir ama hepimiz aynı bayrağın gölgesinde eşit yurttaşlarız.
Kutlamadan Çok Bir Muhasebe Günü
Cumhuriyet’in 102. yılı, bir övünç günü olduğu kadar bir özeleştiri günü de olmalıdır.
Nerede hata yaptık?
Hangi değerlere yeterince sahip çıkamadık?
Demokrasi, adalet ve hukuk; ancak bu soruların cevabını dürüstçe arayan bir toplumda yeniden güçlenebilir.
Cumhuriyet: Bir Kişinin Değil, Bir Milletin Eseri
Cumhuriyet, bir liderin ya da bir partinin değil, bir milletin ortak başarısıdır.
Ve bu başarıyı yaşatmak, sadece geçmişe saygı değil — geleceğe karşı sorumluluktur.
Bugün Cumhuriyet’e sahip çıkmak, çocuklarımızın adaletli, özgür ve onurlu bir ülkede yaşamasına sahip çıkmaktır.
Barışın ve Kucaklaşmanın Zamanı
Cumhuriyet’in 102. yılında en büyük ihtiyaç, barıştır.
Kavgadan değil, uzlaşıdan;
ayrılıktan değil, dayanışmadan;
suskunluktan değil, ortak ses olmaktan yana bir Türkiye dilemek gerekir.
Çünkü Cumhuriyet’in ışığı, yalnızca birlikte yürüyenlerin yolunu aydınlatır.
O Işık Hâlâ Yanıyor
Yüzyılı aşan bu Cumhuriyet, bütün zorluklara rağmen hâlâ dimdik ayakta.
Yeter ki biz, onun değerlerine sahip çıkmayı bilelim.
Çünkü Cumhuriyet, yalnızca geçmişin değil, hâlâ geleceğin en güçlü umududur.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.